SAYİM ALKAZAK

Tarih: 03.02.2013 00:00

İşkembe-i Kübradan atmak kolay da… Vaatlerne zaman gerçekleşecek

Facebook Twitter Linked-in

BANDIRMA`MIZDAKİ tarihi yapı olarak tanımladığımız, kabullendiğimiz binalarımızı feda etmeye başladık!
Kütüphane, gazino, otel, Fakülte binası olarak kullanılandan…
PTT, Mal Müdürlüğü, Vergi Dairesi, Gümrük Saymanlığı gibi hizmet verenden…
Ziraat Bankası, Belediye, Belediye Tabipliği, Astsubay gazinosu gibi hizmetlere dayanmıştan…
1957 yılında zamanın Kaymakam`ı Kamil Uçansu`nun kurdelesini kestiği ek binasıyla birlikte hizmet veren, Bandırma`nın tek ve ilk elektrik fabrikası olan o güzelim binadan…
Müze olarak hizmet vermesi gerekirken, sevgililerin uğurlandığı, karşılandığı, ağabeylerimizi askere uğurladığımız, Gar binamızdan…
Bazı kaynaklara ve zihniyete göre; tarihi değeri olmasa da günümüze kadar ayakta kalmasını bilen binalardan söz etmek istiyorum…
              *           *           *
TARIHI değeri olmasa da, analarımızın, babalarımızın, ağabeylerimizin, ablalarımızın hatıraları ile dolu `RECİ`, `Yaprak Tütün İşleme Atölyesi`ni yerle bir etmedik mi?
Ordu caddesindeki devasa sayılacak büyüklükteki bina da akıbetinin ne olacağını beklemiyor mu?
              *           *           *
ÖZDEMİR İNCE, 11 Şubat 2011`de kaleme aldığı yazısında kelime anlamı değişik şekillerde yorumlanan `İşkembe-i Kübra`dan söz ediyor.
Her durumda, kendini konuşmak, yorum yapmak, görüş bildirmek zorunda hisseden insanlarca sıkça başvurulan bir yoldan bahsediyor…
Bir başka sözlük anlamı olan; yeni bir gündem oluşturmak, yaratıcılık gücünü kullanmak aşkına Yaradan`a sığınarak söylemde bulunmayı tarif ediyor…
Argoca; sallama ve serbest atıştan dem vuruyor…
Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olanların içine düştüğü gereksiz eyleme konu olan nesneyi anlatmak istiyor..
              *           *           *
İşkembe-i Kübrayı da kısa ve öz olarak şöyle açıyor:
KÜBRA : BÜYÜK
İŞKEMBE : İŞKEMBE
İŞKEMBE-İ KÜBRA  : KALIN BAĞIRSAK (!)
              *           *           *
ANLAYAN anlamıştır diye de son noktayı koyuyor ve şöyle diyor:
"Mekke-Medine`den Bağdat`a, Bağdat`tan Endülüs`e, Endülüs`ten Fas`a Arap tarihini bilmeyeceksin; klasik ve çağdaş edebiyatından ve şiirinden haberin olmayacak; hayatın herhangi bir gününde entarili bir Arap`la ya da Arap aydınıyla çağdaşlığı ve laikliği konuşmuş ve tartışmış olmayacaksın, ama Mısır ve Tunus hakkında konuş baba konuşacaksın."
              *           *           *
BU YAZILANLARLA Bandırma`nın, tarihi binaların ne alakası var diyenlerimiz olacaktır!
Özdemir İnce`nin yazısındaki gibi, bizde de `İşkembe-i Kübra`dan, kalın bağırsağından konuşanlara, söylemde bulunanları alkışlayarak dinlemedik mi?
Hani; tarihimizin bir parçası olan, eski `Elektrik Fabrikası Kültür Merkezi` olacaktı!
Hani Tekel binasını yıktırmam diyenlere ne oldu?
              *           *           *
"BANDIRMA; kültür-sanat yönünden belki de en sessiz hamlelerle Türkiye`nin gündeminde hakkı olan seviyeye ulaşmaya çalışıyor." nutkunu atanlar nerede?
"Mevcut Barış Manço Kültür Merkezi bağımsız olmadığı için gerekli hizmeti veremiyor." diye yırtınanlar kimlerdi?
Paşabayır`da 2001 yılında 2 milyon TL. Keşif bedelle ihaleye çıkartılan, temeli atılan
 Kültür Merkezi`mize ne oldu?
Aradan geçen 12 yıla rağmen, ödenek olarak çıkartılan, kaçak müteaddide verilen toplam 667 bin liranın hesabını kim sordu?
              *           *           *
HAFIZAMIZI biraz yoklarsak;
"Mevcut inşaatın belediyeye devredilmesi halinde çok kısa sürede tamamlanarak hizmete sunmak mümkündür. Bandırma halkı bunu başaracak güçtedir." deyip gaz verenleri göremiyoruz şimdilerde!
18 Temmuz 2009 tarihinde Bandırma`ya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay`ın taahhüdüne ne oldu?
2008 yılında tescili yapılan Balıkesir`deki Muharrem Hasbi un fabrikası Sanayi ve Ticaret Müzesi yapılıyor beyler!
Bizim müze yapılacak tarihimiz yok değil mi?
Biz bu kadar tarihimize saygılıyız işte…
              *           *           *
"İŞKEMBE-İ Kübra`dan atmak kolay da, icraat nerede" diye zamanı gelince sorarlar adama da değil mi?
Sağlıcakla kalın…

GÜNÜN FIKRASI:
TÜKENMEYECEK PARA
Sultan Abdulaziz Sadrazam Keçecizade Fuat Paşa ile sohbet ederken, devletin içinde bulunduğu mali krize dikkat çekerek:
"Keşke harcamakla tükenmeyecek bir para olsa da şu sıkıntılardan kurtulsak" deyince paşa şu cevabı verir:
"Harcamakla tükenmeyecek paraya `geçmez akçe` derler padişahım. Harcanamayacağı için hiç tükenmez."
GÜNÜN SÖZÜ:
"Zor bir işi geciktirmek onu imkansız bir işe dönüştürür."
(Geoge H. Lorimer)

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —