Mümtaz Bakkaliyesi

Öykü kitaplarını severim. Öykü yazmak, romandan çok daha zordur. Çünkü, romana göre çok daha kısa bir anlatı…Bu nedenle de her sözcük, iyi bir şiirdeki gibi yerli yerinde olmalı. Hiçbir sözcük, fazlalık duygusu vermemeli. Roman ise çok uzun kapsama sahip bulunduğundan, anlatımda yazarın büyük kolaylığı var.
Bugünlerde size bir öykü değil, yaşanmış bir olayı, öykü tadında anlatmayı düşünüyorum. İsmi, "MÜMTAZ BAKKALİYESİ" olacak.
Her ne kadar yıllar önce İstanbul`da kurulsa da, Mümtaz Bakkaliyesi`nin kahramanları, Bandırma`nın Edincik beldesinden… Anlatınca, Aziz Nesin`in öykülerine taş çıkartırcasına yapılan üçkağıtçılıklar, dalaverelere hem gülecek, hem de şaşıracaksınız. Mümtaz Bakkaliyesi`nin iki eski ortağı da hâlâ yaşıyor.
Sözün kısası, Mümtaz Bakkaliyesi, bir gülmece tadında öykü gibi ama öykü değil. Öykü tadında, yaşanmış bir gerçek…
                           *  * *
Bir söz, "Akıl fukara olursa, bilgi ukâla olur" diyor. Son derece doğru.
Toplum, her şeyi bildiklerini sanıp, Uğur Mumcu`nun deyimiyle "Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olanlar"la dolu. Hele hele işin içine bir de kıskançlık girdi mi, ukâlalığın boyutları dorukta!
Yaşamlarında ciddi hiçbir üretim yapmamış, "kitapsız" oldukları halde her yayına dil uzatarak, kendilerini tatmin etmeye çalışan kişilerin de içinde bulundukları Mümtaz Bakkaliyesi, gerçekten ibret dolu bir yazı olacak. Biraz bekleyin bakalım.
Orjinal Köşe Yazısına Git