Gazeteci Nail Güreli’yi kaybedeli 8 yıl oldu. Zaman inanılmaz bir şekilde akıp gidiyor.
Her ne kadar kendisine “gazeteci-yazar” denmesini istemeyerek, “Bana gazeteci deyin, yeter” dese de hem gazetecilik, hem de yazarlıkta çok usta bir kalemdi, Nail ağabey.
Gazetecilikte adeta “tek kişilik bir ordu” gibi çalışırdı. Röportajları da çok etkileyiciydi. Çeşitli konularda, ülke düzeyindeki röportajları sırasında yanına foto muhabiri almaz, o zaman çalıştığı gazetelerin taşradaki muhabirlerinden yararlanırdı. Bandırma’daki röportajları sırasında fotoğrafları Erdem Özcan çekerdi. Gerek bu röportajları, gerekse Bandırma ve yöresinde düzenlediğimiz panellere konuşmacı olarak hiçbir karşılık beklemeden geldi. Hatta bu çağrılarımız sırasında yol harcamalarını bile cebinden karşılardı. Beni çok sever ve güvenirdi. Kendisiyle hem Bandırma ve yöresindeki panel ve etkinliklerin yanı sıra Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ülke düzeyinde gerçekleştirdiği “Yerel Medya Eğitim Seminerleri”nde aynı masayı çok kez paylaştık. Panel ve etkinlikler sonrasında da çok özel ve güzel sohbetlerimiz oldu. Deneyimlerinden çok yararlandım, Nail ağabeyin.
Güreli, anne tarafından Bandırmalıydı. Bandırma’yı çok severdi. Bandırma’ya geldiğinde, dayıoğlu muhtar Turhan Çevik’i mutlaka, birlikte ziyaret ederdik.
Bandırma’daki röportajlarının ardından, benim genel yayın yönetmenliğini ve yazı işleri müdürlüğünü yaptığım, Nihat Özbek’in sahipliğindeki “Gerçek Gazetesi”ne gelir, yazısını orada hazırlardı.
Meslek ilkeleri ve ahlakına müthiş bağlıydı.
Hiç unutmuyorum, Bandırma’ya röportaj için geldiği bir gün, röportaj yaptığı bir esnafın kendisine jest olarak vermek istediği hediyelere büyük tepki gösterip almadıktan sonra “Bu röportajı yapmak benim görevim. Bunun böyle karşılığı olmaz. Yaptığınız doğru değil” demişti.
1999 yılından beri onur ve gururla taşıdığım Türkiye Gazeteciler Cemiyeti rozetimi de Nail Ağabey takmıştı.
Onun başkanlığı döneminde yayın yaşamına giren “BİZİM GAZETE”nin yazı ailesinde yıllarca bulunmanın mutluluğunu yaşadım.
En büyük üzüntüm, gazetecilik yaşamımda “kutup yıldızı” olarak gördüğüm Nail Güreli’nin, yazdığım 13 kitabın hiçbirinde önsözünün bulunmamasıdır. Çünkü kitaplarımın önemli bir bölümü onu kaybetmemizden sonra yayınlandı. Yoksa mutlaka onun önsözünü yayınlamaktan onur ve mutluluk duyardım.
Nail Güreli, iyi ki son yıllarda medyanın büyük bölümündeki yozlaşmayı görmedi. Çünkü basın meslek ilkeleri ve ahlakının bu kadar ayaklar altına alındığını görmek onu inanılmaz üzerdi.
Nail ağabeyi çok özlüyor ve arıyorum. Onunla gerçekleştirdiğimiz ve çok yararlandığım sohbetleri hiçbir zaman unutmayacağım.