SAYİM ALKAZAK


Necip Fazıl, 79 yıla neleri sığdırmamış ki…

Necip Fazıl, 79 yıla neleri sığdırmamış ki…


Türk şiir ve düşünce hayatının Necip Fazıl'a göre zıt kutbunda yer alacak olan Nâzım Hikmet Ran da ile de aynı okulda tanışır…    
Doğumunun 110. (26 Mayıs 1904), ölümünün 31. (25 Mayıs 1983) yılında rahmet ve saygıyla andığımız şâir, yazar ve düşünür Ahmet Necip Fazıl Kısakürek, 79 yıllık yaşamına çok şeyleri sığdırmış…
Sevinciyle, acısıyla geçen bir ömürde bohem yaşamından mahpus günlerine kadar hayatın her evresini yaşamış bir insan Kısakürek…
Necip Fazıl Kısakürek'in çocukluğu dönemin ünlü hakimlerinden olan büyükbabası Mehmet Hilmi Bey'in Çemberlitaş'taki konağında geçer,15 yaşına kadar önemli hastalıklar geçirir… 
4-5 yaşlarında iken dedesinden okumayı öğrenir ve büyükannesi Zafer Hanım'ın da etkisi ile tutkulu bir okuyucu haline gelir…
12 yaşında şiire başlayan Necip Fazıl`ın ilk şiir kitabı daha 17 yaşında iken yayınlanan  şiirleri M.E.B`in ders kitaplarında okutulur. 
Genç yaşta yazdığı tiyatro eserleri, dönemin tiyatrolarında aylarca kapalı gişe sahnelenir.
           *         *         *
İlköğrenimini pek çok farklı okulda alan Kısakürek, Bahriye Mektebi'nde (Şimdiki adıyla Deniz Harb Okulu) üç yıllık öğrenimini tamamladıktan sonra ilave edilen dördüncü sınıfı bitirmez ve okuldan ayrılır… 
Beş yıl öğrenim gördüğü bu okulda göreve yapan Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Akseki gibi Hamdullah Suphi Tanrıöver gibi tanınmış isimleri tanıma fırsatını bulur…
Türk şiir ve düşünce hayatının Necip Fazıl'a göre zıt kutbunda yer alacak olan Nâzım Hikmet Ran da ile de aynı okulda tanışır…
1921 yılında Darülfünûn`un Edebiyat Medresesi Felsefe Şubesi`ne girer. Bu okulda Ahmet Haşim, Yakup Kadri, Faruk Nafiz, Ahmet Kutsi gibi dönemin ünlü edebiyatçıları ile tanışır. Yakup Kadri ve arkadaşlarının çıkardığı Yeni Mecmua dergisinde ilk şiirleri yayımlanır.
Necip Fazıl, 24 yaşındayken yayımladığı ikinci şiir kitabı Kaldırımlar ile tanınır… 
1934 yılına kadar sadece şair olarak tanınmış ve o devirde Türk basınının merkezi olan Bâb-ı Âli`nin önde gelen isimleri arasında yer almıştır. 
Sorbonne Üniversitesi Felsefe bölümüne giren Neçip Fazıl Kısakürek (1924) bu okulda sezgici ve mistik filozof Henri Bergson ile tanışır. Paris'te bohem bir yaşam sürdürür… 
1934 yılına kadar Paris'teki bohem hayatına 1934 yılına kadar İstanbul'da da devam eder…
           *         *         *
1934 tarihi, Necip Fazıl biyografisinde bir dönüm noktası olur. 
O yıl, bir Nakşî şeyhi olan Abdülhakîm Arvâsî ile tanışır ve Abdulhakim Arvasi ile Eyüp Sultan'daki Pierre Loti Mezarlığı yanındaki Kaşgari Tekkesi Camii'ndeki sohbetleri sayesinde ciddi bir fikir ve zihniyet dönüşümü yaşar. 
Abdulhakim Arvasi ile tanışmasını kendisine milat kabul eden Necip Fazıl'ın şiirlerinde bu tanışmadan sonra tasavvufi düşüncenin izleri görülmeye başlanır.
Necip Fazıl Kısakürek, 1943 yılından itibaren siyasal tavrını ve Türk modernleşmesine eleştirisini ortaya koyan faaliyetlerine başlamıştır. Muhalefet anlayışını ifade eden araç, 17 Eylül 1943 günü ilk sayısını çıkardığı Büyük Doğu” dergisidir.
Büyük Doğu, o dönemde çıkarılan tek İslamcı dergidir. Başlangıçta dönemin ünlü isimlerinin yazılarının da yer aldığı dergide Necip Fazıl'ın yazdığı yazılar egemen olmuştur. 
Necip Fazıl; B.A.B, İstanbul Çocuğu, BÜYÜK DOĞU, Fa, Tenkitçi, N.F.K., ?, Ne-Mu, Ahmet Abdülbaki, Abdinin Kölesi, HA.A.KA, Adıdeğmez, Bankacı, Be-De, Prof. Ş. Ü., Dilci, İstanbullu, Muhbir, Dedektif X Bir gibi takma adlarla yazılar yazar.
           *         *         *
Kısakürek, vasiyetinde de şöyle der;
"Bu bahiste bütün eserlerim, her kelime, cümle, mısra ve topyekün ifade tarzım vasiyettir. Eğer bu kamusluk bütünü tek ve minicik bir daire içinde toplamak gerekirse söylenecek söz "Allah ve Resulü; başka her şey hiç ve batıl" demekten ibarettir. Beni, ayrıca hususi vasiyetimde gösterdiğim gibi, İslamî usullerin en incelerine riayetle gömünüz! Burada, umumi vasiyette de belirtilmesi gereken bir noktaya dokunmalıyım. Cenazeme çiçek ve bando muzika gönderecek makam ve şahıslara uzaklığımız ve kimsenin böyle bir zahmete girişmeyeceği malum… Fakat bu hususta bir muziplik zuhur edecek olursa, ne yapılmak gerektiği de beni sevenlerce malum... Çiçekler çamura ve bando yüzgeri -geldikleri yere- koğuşuna."
Fikir ve duyguda vasiyete lüzum görmediğini belirten Necip Fazıl Kısakürek`in Çile şiirindeki şu satırlar vasiyetini teyit eder niteliktedir:
Son günüm olmasın çelengim top arabam
Beni alıp götürsün tam dört inanmış adam
Yazımı; ünlü şair, yazar ve düşünürü bir kez daha rahmet ve saygıyla anarken Veda şiiriyle bitirmek istedim…
*
VEDA
Akşamı getiren sesleri dinle,
Dinle de gönlümü alıver gitsin.
Saçlarımdan tutup kor gözlerinle
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin.
Güneşle köye in, beni bırak da
Küçüle küçüle kaybol ırakta.
Bu yolu dönerken arkana bak da
Köşede bir lahza kalıver gitsin.
Ümidim yılların seline düştü,
Saçının en titrek teline düştü,
Kuru yaprak gibi eline düştü,
İstersen rüzgara salıver gitsin.

  • BIST 100

    10565,74%-0,59
  • DOLAR

    42,17% -0,01
  • EURO

    49,02% -0,28
  • GRAM ALTIN

    5558,99% -1,71
  • Ç. ALTIN

    9196,59% -3,17
  • Pazar 18.1 ° / 6.9 ° Güneşli
  • Pazartesi 19.5 ° / 8.7 ° Güneşli
  • Salı 19.9 ° / 10.7 ° Güneşli

Balıkesir

16.11.2025

  • İMSAK 06:20
  • GÜNEŞ 07:47
  • ÖĞLE 12:58
  • İKİNDİ 15:36
  • AKŞAM 18:00
  • YATSI 19:21