,
Bugün, 2 Mayıs 2025 Cuma

Erhan Göçmen


NEDEN HEP BAŞLARA DÖNÜYORUZ ACABA ?

NEDEN HEP BAŞLARA DÖNÜYORUZ ACABA ?


Hangi açıdan bakarsak bakalım 50 yıl öncesi ile bu günleri değerlendirdiğimizde gerek düşünce gerekse yaşam standartları olarak çok büyük farklılıklar yaşıyoruz. Bazılarımız eski düzenin sürmesinden yana tavır koymaya çalışsalar da değişimin büyük adımlarla sadece bizim ülkemizde değil tüm dünyayı şaşırtmaya devam ediyor olması da bir başka gerçek.
Dolayısıyla hızla değişen günümüz dünyasında her yönüyle uygar bir yaşam standardı amaçlıyorsak eğer ortaya çıkan sorunları ertelemeden, biriktirmeden mutlaka kısa sürelerde çözerek geleceğe umutla bakmamız gerekiyor. (Sorunları çözmek derken bu gün içine dolandığımız aşırı siyasetin getirdiği kutuplaşmalarla bu işler nasıl olacak gerçekten düşündürücü bir durum bizler için.)
Örneğin en başta aile sorunlarımız olmak üzere apartman sorunlarımız, belediye sorunları, yerel yönetim faaliyetleri, sanat ve kültürel faaliyetleri, çevre ve doğa çalışmaları, kadın ve çocuklarımıza dönük şiddet hareketleri gibi insan yaşamının saha sağlıklı koşullar içinde devamını sağlamaya yönelik arayışlar için ortaya koyduğumuz çözüm önerilerimize baktığımızda maalesef bir çok konuda ya yerimizde sayıyoruz ya da aldığımız kararları bir müddet sonra yetersiz görüp tekrar tekrar başlara döndüğümüzü görüyoruz.
Aslında her alanda istikrarlı bir denetim faaliyetinden çok uzaklarda olduğumuzu da iyi biliyoruz ama ortaya koyabildiğimiz çözüm önerilerimizde de bir yetersizliğin olduğu ortadadır.
Örneğin bu gün bir çoğumuzun yakındığı kent içi tertip ve düzen adına kentlerimize baktığımızda ancak günü kurtarabildiğimizi görüyoruz.. Özellikle kalıcı çözümler olarak bırakalım asırlık istikrarlı bir yaşamı, bizler daha henüz 5-10 yıllık planlarımızı bile doğru dürüst ortaya koyamadığımızı görüyoruz. Örneğin hemen hemen bütün gelişmiş ülkelerce hayata geçirilen sağlık için spor alanları veya şu kaldırımların yayalara terk edilmesi konuları bile o kadar çok dile getirilmesine rağmen ne yazık ki hala sorunların çözülemediğine tanık oluyoruz.  
 Bunun için pek çok neden ortaya koymak mümkün ancak ben bu gün hangi konuda olursa olsun ortaya çıkan bir sorunu çözme aşamasında yapılan araştırma ve inceleme tartışmalarına baktığımızda, konunun uzmanlarından saha çok kulağa ve göze çalınan bilgilerle yapılan konuşma ve tartışmaları hatırlıyorum.  Tüm bunlar belki ilk aşamalarda doğru gibi geliyor insana ama zaman içinde yaşananlara baktığımızda hala bir yerlerde eksiklikler olduğunu fark ederek yeni baştan yeni arayışların arkasına takıldığımızı görüyoruz.
Aslında yapılan çözüm önerilerimizi de küçümsemek istemiyorum ama çözümlerin toplum tarafından kabul görmesinin de önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda toplumu inandıracak detay çalışmaların olmaması kadar toplumu ikna kabiliyetlerimizin yetersizliğini de söylememiz gerekiyor. Özellikle bir danışma veya bilgi edinme kültürümüzün daha henüz yerine oturmadığını da söylemek isterim. Örneğin her konuda konuşmak veya fikir söylemek yerine sadece kendi alanlarımız, kendi esas mesleğimiz üzerinden konuşma veya tartışmaları yapabilmek gibi çağdaş bir düşünce yapısına sahip olabilsek belki kısa sürede iyi neticeleri almak mümkün olabilecek ama söylemeye çalıştığım gibi bizim ülkemizde bir konu üzerinde bilgim yok demenin  sanki insanı küçülten bir algı gibi ele alınması hususu maalesef tüm ortak çalışmalarımızı olumsuz yönde etkileyen çok önemli bir ayrıntı olarak geliyor bana.. Veya bu konuda şu arkadaşımızın bilgisine başvuralım veya şu bilim yuvasından görüş alalım, şu arkadaşımızı dinleyelim veya bilgisinden yararlandığımız x arkadaşımıza teşekkür edelim gibi toplumda öne çıkan insanları hem motive edecek ve hem de yeni arayışlara zemin hazırlayabilecek çağdaş davranışlarımızın daha bu ülkede henüz yerleşmediğini görmemiz gerekiyor.
Unutmayalım ki bir konu üzerinde birkaç kitap okumak veya bir kişiyi dinlemekle veya bir köşe yazarını okumakla o konu hakkında uzman olunamıyor. Dolayısıyla bu tarz davranışların bilgi kirliliği yaratmasının ötesinde hiçbir faydasının olmadığını da artık iyi bilmemiz gerekiyor. Ve işin daha da zoru;  bu tarz eksik bilgilerle herkesin sosyolog, herkesin psikolog, herkesin turizimci, herkesin işletmeci, herkesin hukukçu, herkesin polis, herkesin asker, herkesin komutan, herkesin sendikacı, herkesin teknik direktör, herkesin mühendis, herkesin siyasetçi olduğu ortamlarda çözüm üretme gayretlerinden de maalesef düzgün sonuçlar alınamıyor...
Sonuç olarak toplumsal bir yaşam içinde ortaya konulacak yönetmelikler, kurallar ve kanunlar söz konusu olduğunda köpük bilgilerden daha çok ana temayı ayakta tutabilecek  o görünmeyen, o düşünülmeyen temel bilgilere ihtiyaç olabileceği daima hatırlamalı ve mutlaka konu uzanmalarına danışmayı hayatımıza sokabilmeliyiz.
Unutmayalım ki nasıl bir çalışma grubu olursa olsun eğer başarıyı hedefliyorsak her şeyi bilenleri değil,  alanında en iyi olanları bulabildiğimiz ölçülerde başarılarımızın artacağıdır. Esen kalınız.

  • BIST 100

    9078,43%-1,59
  • DOLAR

    38,57% 0,34
  • EURO

    43,48% 0,04
  • GRAM ALTIN

    4011,32% 0,20
  • Ç. ALTIN

    6483,07% 0,00
  • Cuma 12.7 ° / 6.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 19.4 ° / 8.5 ° false
  • Pazar 23.6 ° / 6.4 ° Güneşli

Balıkesir

02.05.2025

  • İMSAK 04:25
  • GÜNEŞ 06:01
  • ÖĞLE 13:11
  • İKİNDİ 17:00
  • AKŞAM 20:10
  • YATSI 21:39