Bugün, Orhan Boran’ın aramızdan ayrılışının yıldönümü.
Genç kuşak, Orhan Boran’ı(1928-2012) pek tanımaz.
Orhan Boran, benim gençlik yıllarımın idollerinin başında geliyordu.
Bugün “stand up” ” denilen, onun deyimiyle “ayaküstü gırgır”ın en güzel örneklerini vermişti.
O dönemin tek kitle iletişim aracı olan radyoda, başta “İpana 11 Soru Bilgi Yarışması”, “Bilen Şoför Kazanıyor” olmak üzere birçok yarışma programını sunmuş, sahnelerde “ayaküstü gırgır”ın en güzel örneklerini vermişti. Sahnelerde, sık sık “Şu bizim kayınbirader” diyerek çeşitli fıkralar anlatmış, “kaynana”sıyla ilgili şakalar yapmıştı.
ORHAN BORAN’LA YARIŞMADAYIZ
Radyoda, “Orhan Boran ve Yuki” isimli programı da beğenilerek dinlenirdi.
Orhan Boran ile bir yarışmada karşılaşmanın mutluluğunu 1975 yılında yaşadım.
İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü, Türkçe bölümünde okuduğum son yılımda, o zamanlar, Milliyet Gazetesi adına, Doğan Heper’in yönetiminde yayınlanıp, büyük tirajlar alan, dönemin en önemli gençlik dergisi olan “HEY”, bir “sunucu yarışması” açmıştı. Yarışmanın amacı, sahnelerimize genç, yeni sunucular kazandırmaktı. İlk aşaması kağıt üzerinde yapılan değerlendirmede, finale kalan 5 yarışmacı arasında yer aldım. Yarışmanın finalinin yapıldığı Harbiye’deki “Kenterler” tiyatrosu salonunda o gün, yaş günümdü.
Biz 5 yarışmacıyız. Karşımızda bizim başarımızı değerlendirecek jüride kimler yok ki! Orhan Boran, Halit Kıvanç, Cenk Koray, Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Müjdat Gezen…
Final yarışmasının formatı söyleydi:
Biz 5 finalist genç, 5 sanatçıyla kısa söyleşilerin ardından onların şarkılarını söylemeleri, gösterilerini gerçekleştirmeleri için sunma işini yapacağız. Yani o zamanın deyimiyle “takdimci”, bugünün deyimiyle “sunucu” olacağız.
Kimlerin sunuculuğunu yapacağız, dersiniz.
O yıllarda, “Bak yeşil yeşil” şarkısı dillerden düşmeyen Ahmet Özhan…
“İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız” şarkısı neredeyse marş durumuna gelen Tülay…
“Kan ve gül” isimli şarkısıyla büyük ses getiren İskender Doğan…
“Senden başka” şarkısı büyük ilgi gören Füsun Önal…
Sahne ve televizyon programlarıyla herkesi gülmekten kırıp geçiren “Uğur Böcekleri” ikilisi…
Beş sunucu adayı genç olarak, söyleşi yapıp, sunacağımız sanatçılarla çekilen kura ile eşleşiyoruz.
Kurada bana İskender Doğan düşüyor.
Neyse, sunma görevinin ardından sanatçılar şarkılarını söylüyor, komedi ikilisi programını yapıyor.
Büyük jürinin değerlendirmesinden sonra “sunucu” yarışmasını şimdi soyadını anımsayamadığım, Tarık isimli arkadaş kazanıyor. Bu arkadaş, daha sonraki günlerde birkaç radyo programında görev alıyor ama o kadar…
Yarışmayı kazanamasam da, aslında çok önemli bir kazancım var. Başta Orhan Boran olmak üzere büyük jüride yer alan sunucu ve sanatçılarla bir araya gelmek…Daha büyük kazanç olur mu?
BANDIRMA’DA HASTANE ZİYARETİ
Orhan Boran ile ilk kez, tatsız bir ortamda ilk kez bir araya gelmiştik. Onu da anlatayım.
Usta sunucu Orhan Boran, 10 Haziran 1972’de, yaz ayında kaldığı Erdek’teki “Gül Plaj” Oteli’nde geçirdiği bir bunalım sonucunda çok sayıda hap içerek intihar girişiminde bulunmuştu. O yıl, Bandırma Şehit Mehmet Günenç Lisesi’nin son sınıfında öğrenciydim. Orhan Boran, intihar girişiminin ardından, Bandırma Sosyal Sigortalar Kurumu(SSK) Hastanesi’nde tedavi altına alınmıştı. Tabii ki kendisini ziyaret ederek, “geçmiş olsun” demiştim. Bu arada, yanımda götürdüğüm, onunla ilgili haber ve röportajlardan hazırladığım defteri de götürmüştüm. Dikkatle incelemiş ve çok beğendiğini söyleyerek, defterime, “Gösterdiğiniz ilgi beni minnettar kıldı. Sizleri neşelendirmek ne mutlu!” yazarak, imzalamıştı.
Yıllar sonra, Ali Kırca’nın sunduğu bir televizyon programında Orhan Boran ve Halit Kıvanç’ı, “Radyolu Günler” isimli bir televizyon programında, zevkle izlemiştim. Yine bir başka televizyon eğlence programında da sunuculuk yapmıştı. Boran ve Kıvanç’a rahmet diliyorum.
Evet, Orhan Boran artık aramızda bulunmuyor ama “ayaküstü gırgır” adıyla başlattığı, bugün “stand up” denilen gösterileri başta Cem Yılmaz olmak üzere sürdüren çok sayıda şovmen, onun açtığı yolda ilerliyor.

