Hayatınızın kalitesini iki şey belirler,
Okuduğunuz kitaplar ve görüştüğünüz kişiler…
Herkesin dostu olan, kimsenin dostu değildir.
Friedrich Nietzsche, şöyle diyor:
“Gidene kal demeyeceksin!
Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır
Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme!
Yoksa değersiz olan hep sen olursun
Denizleri seviyorum, dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı biliyorsan, düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan,
Yalnızca hayatı seyredeceksin”
X X X
Martin Heidegger:
“Dil, varlığın evidir
Düşünürler ve şairler,
Bu evin bekçileridir” diyor.
Dil ve düşünce, birbirini besleyen, birbiriyle beslenen, birbirini tamamlayıp, anlamlı kılan kavramlardır. Dil, insanı insan yapan değerleri, kültürü, duyguyu, düşünceyi ve inancı oluşturur. Tüm bu kavramların sürekliliğini ve kuşaktan kuşağa aktarımını sağlar.
X X X
Yine Martin Heidegger’den bir alıntı:
“Satın alınamayan şeyleri severim ben
Deniz gibi,
Gökyüzü gibi,
Ay ve güneş gibi,
Ve sevgi gibi…”
Gökyüzü, sonsuzluğun penceresidir.
Özgürlük, gökyüzünde süzülen bir kuşun kanadında saklıdır.
X X X
Pablo Neruda:
“Mutlu olmayı ertelemeyin
Çünkü
Canınızın istediği zaman ölmeyeceksiniz” diyor.
Mutluluk, çaba gerektirir.
Mutlu olmayı yarınlara bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer. Nehir, asla durmaz.
Yazımıza yine Pablo Neruda’nın dizeleriyle son verelim:
“Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar
Yavaş yavaş ölürler
Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
Görmek isteyenlerden kaçınanlar
Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Rüyaların gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez bile mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar”