Önceki tatillerime göre biraz daha fazla bu yaz kalabilme imkanım olunca memlekette, çocukluğu, gençliği Erdek´de geçmiş biri olarak yaz aylarında hiç bu kadar yabancılık çektiğimi hatırlamıyorum.
Her geldiğimde çocuk-luğumun o şirin, küçük, yeşil kasabasının koyulaşarak, ruh karartan grilere, betonlara dönüşünü yıllar içinde görmek zaten bizi yeterince üzerken, son senelerde daha eğitimli geçinen, çevrecilikten uzak, bencil, pis bir kitlenin de şehrin tüm hücrelerine bir virüs gibi yayıldığını görmek endişe verici!!! (Şehir diyorum çünkü artık o kasaba gitti marketleriyle, kalabalığı, yetişilemeyen sorunlarıyla maalesef ki küçük bir şehir Erdek!)
Bu yaz görüştüğüm, konuştuğum bir çok kişi gibi ben de ne yazık ki Erdek´i sahipsiz, terkedilmiş bir yer gibi algıladım. Sonradan yerleşen bir çok kişi ve gelenler şikayet ettikçe ne kadar olumlu bakmaya çalışsam, savunsam da memleketim diye, gerçekten takkeyi çıkarıp önümüze koyma zamanının çoktan gelip geçtiğini itiraf etmek durumundayım. Tüm siyasilerinn çekişmelerini bir yana bırakarak memleketi kurtarmanın zamanı geldi de geçiyor bile. İzocam´ın reklamı vardı bir ara ´´ yöneticilerimiz uyuyor mu´´diye tam da durum böyle, bağıran bağırana... Erdek´ imizin plajlarının, sokaklarının, dağının, taşının ve halkın sesini duyan yok!
Temizlik sorunundan hiç bahsetmeyeceğim bile.Çok konuşuldu, şikayet edildi. Koca yaz bitti.Sonuç alınamadı. Umarım bir dahaki yaza daha hazırlıklı girilir. Pislik temizlenir sebebi şu bu her neyse inşallah bu yazdan ders alınır seneye düzelir. Benim derdim daha başka...
Erdek hem şahane bir denizin hem tarihin içi içe olduğu eşsiz bir mücevher. İstanbul´a yakınlığı ile yaz ve kışın haftasonları istenirse tıklım tıklım dolacak güzellikte.
Şu son bir hafta içinde Şirince, Sığacık, Cumalıkızık´a gidip, kısacık da olsa gezme görme imkanı buldum. Hepsi birbirinden güzel, eylül ayına rağmen her yer dopdolu, çoğu günü birlik, haftasonu gelen gidenler olsa bile alışveriş edip, epey de yüksek gelir bırakan yerli yabancı turistin uğrak yerleri...Oraya gelenlerin ve halkın ekonomik sorunları hiç yokmuş, aynı ülkede yaşamıyormuşuz gibi hissettim. Özellikle Şirince, Cumalıkızık gibi tarih kokan köyleri, eskinin korunup, turizm açısından halkına yaz kış gelir kaynağı olmuş bu güzel yerleri gördükçe Erdek açısından göz göre göre yitip giden eski evlere, özellikle çocukluğu çerkes mahallesinde geçmiş biri olarak nasıl üzüldüğümü tarif edemem. Çok mu zordu Çerkes mahallesini bir plato gibi koruyup, her evi yöresel yeme içme mekanlarına dönüştürmek? Ya da halen çok mu zor köylerimizden bazılarını bu hale getirmek? Neden beceremedik biz? Erdek´de, köylerimizde bir iki evi müze yapıp eskileri sokağa atmak yerine yaşanmışlıklarımızı gelecek kuşaklara aktarmak çok mu zordu? Köylerimizde ya da yukarı mahalleye yapılacak bir iki müze bile hem geçmişe sahip çıkmak, yaşanmışlığımızı korumak, hem de gelenlerin belediyeye gelir kaynağı demektir. Orada çok çok güzel tarihi, eski çok sayıda ev çöküp gitti ancak halen bile çok geç olmadan yapılacak çok şey olduğunu düşünüyorum. Ne olur memlekete sahip çıkalım. Eski takunyacılar çarşısını, sepetçiler sokağını yeniden faaliyete geçirelim. Köylerde, çerkes mahallesinde kalmış tek tük eski eve can verelim.Yöresel evler kurup iki gözleme, haluj, çiğ börek yapılamaz mı orada?İstanbul Büyükçekmece´de bilen bilir bir eski Kervansaray etrafında sonradan oluşturulmuş yöre evleri var, çeşitli illerin mutfakları, park yerleri, konserler veriliyor yazın. Gezip gördüğümüz bir çok yerlerde Erdek´in sahip olduklarının onda biri yok.Ya sadece denizi, ya da bir dağ köyünde sahip oldukları bir iki şeyle tüm halkı turizmden ekmek yiyor. Kyzikos antik kenti zaten başlı başına bir hazinedir ilçemiz için. Marmara Denizi´nin kıyısında bulunan en eski İyon şehirlerinden biri,Roma İmparatorluğu döneminde dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Hadrian tapınağı burada bulunuyor da kim biliyor? Efes´i dünya bilirken.. Son yıllarda yapılan bir kaç şey olsa da burada, bunlar derli toplu Erdek tanıtımı için bir paket program olarak sunulmalı dünya turizmine.
Bir ara yazmıştım... Yüksek lisans yaparken rastladığım çalışmalarımda dünyanın ilk konyağının Fransa´dan önce Erdek´de üretildiğini...Bu konu üzerine bile düşülse şarabıyla ünlü bir Şirince gibi konyağı ile ünlü olamaz mı Erdek?
Yapılacak çok şey var. Söylenecek çok söz! Halka kulak verin,Erdek ayağa kalkarsa Erdekli kazanır,unutmamalı ki mutlu bir halk gelenleri de mutlu eder. Hepimiz kazanalım...
Bu güzel memleketimize bugüne kadar ne olduysa oldu,artık elele verip ayağa kaldıralım.