“Bu, neden sürekli benim başıma geliyor” diyorsan, şu Şaman öğretisini unutma:
“Ders, sen öğrenene kadar devam eder.”
Bu öğreti herkesin kulağına küpe olsun!
X X X
Freud’un şu değerlendirmesi önemlidir:
“Yoksulluktan utanmak aptallıktır. Aptallıktan utanın!”
Tüm aptallara duyurulur.
Goethe de şöyle diyor:
“Boşunadır,
Sağır kulaklara söylenen akıllıca sözler”
X X X
Sokrates’e kulak verelim:
“Kimseye hiçbir şey öğretemem. Sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim.”
İnsan, kendi tabularını ancak kendisi yıkar. Tabii ki, düşünme yetisini yitirmemişse!
X X X
Deprem bilimci Celal Şengör’ün sözü:
“Eğitimi, çok fazla özgürlüğe bırakmamak gerekir. Eğitimi zorla da olsa yapacaksın. Çünkü senin cahilliğin, benim yaşamımı etkiliyor.”
Aziz Nesin’in bu konudaki değerlendirmelerini de siz hatırlayın.
X X X
İngiliz düşünür/yazar George Orwell’den:
“Zeki bir insana en büyük işkence, cahillerin tercih ettiği düzende yaşamaktır.”
Bu söze yoruma gerek var mı?
X X X
Alman yazar Goethe’den bir çarpıcı değerlendirme daha:
“Tedirginlik ve endişe, zeki insanlara özgüdür. Bir aptalın endişelendiğini göremezsiniz.”
Düşünen insan, gidişatı görür ve endişe duyar.
Doğruyu gördükleri halde düşüncelerini değiştirmeyenler ise cahillikleriyle mutluymuş gibi yaşarlar.
X X X
Yine Freud’dan bir söz:
“Bir insanın size verdiği değeri sizi hiç üzmemesinden değil, üzdüğü zaman bir şeyler yapmaya çalışmasından anlarsınız.”
Ancak kişileri de iyi tanımak ve ona göre değerlendirmek gerekir.
Dostoyevski, “Sana saygı göstermeyen birinin sevgisinden şüphe et” diyor. Yaşamdan zevk almanın anahtarı budur.
Ruhun şarkı söylerse, hayat seni mutlaka dansa kaldırır.
Kuş ölür, sen uçuşu hatırla!
X X X
Goethe, şiiri, “Gökyüzüne çizilmiş resim”, Zülfü Livaneli ise “Bir kavganın, bir mücadelenin, çiçek açan hayatın dili” diye tanımlıyor.
Kadın ve şiir. Kadın, bir şiirdir zaten. Nasıl sevemez insan kendini?
Edebiyat öğretmeni-şair Birsen Tatar Kılıç’ın, şu dizesine bayıldım:
“Bir kadının ardından ancak bir şiir ağlar.”
X X X
Seneca, “Kaptanı usta olmayan gemiye, her rüzgâr kötüdür.” diyor.
Liyakat çok önemli tabii. Her göreve hak eden, yakışan gelmeli.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün liyakate bakışı ise şöyle:
“Benim gözümde hiçbir şey yoktur. Ben yalnız liyakat aşığıyım.”
Liyakat denilince aklıma geldi.
Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhekimi iken istifa edip, AKP’den milletvekili adayı olan, ancak sıralamaya giremeyen anestezi uzmanı Muzaffer Şenveli, Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastane Hizmetleri Başkan Yardımcılığına getirilmiş.
Aman, hemen Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliğine, liyakatli bir kişiyi, profesör veya en azından bir doçenti atayın. Böylece de vatandaşların yoğun şikâyetleri bulunan hastanemiz biraz olsun ayağa kalksın, kendine gelsin. Aman acele edin, vallahi, gözü hep Bandırma’dan başka bir şey görmeyen Şenveli, kimsenin gözyaşına bakmaz ve yine geri döner haa!
