Ekonominin gidişatındaki anlaşılmaz manevralar ve yalpalamalar önceleri, bilgisizlik,
liyakatsizlik, beceriksizlik, hurafe kafası gibi yakıştırmalarla açıklanmaya çalışıldıysa da, bunun böyle olmadığını, zaman, her zemindeki icraatların, satılacakların ve elde kalanların açılımını bir yelpaze gibi gözler önüne serdikçe, hiç bir şeyin, hiçbir uygulamanın; ekonomiden yargıya, eğitimden sağlığa, sanattan eğlenceye, sosyal güvenlikten inançlara kadar topluma uzanan her alanın, bütün kurumları ve mekanizmaları ile tepetaklak edilişinin ardındaki irade ve bunun sistemli gayretleri yeterince görünür olmadı mı?
Yapılan işlerin ardında yatan gerçek niyetler, süslü, büyülü ve hamasi ( etkileyici-abartılı sözlerle gizlenmeye çalışılsa da kozmik sitemin yazılımı, zamanın paradoksu, ( çelişkisi ) bu kamuflajı hep bozmuştur. Zaman kimi yerde örtüp, saklar, ve silerken, kimi yerde her şeyi gün ışığına çıkartır.Toplum olarak dibine battığımız cehaletin sonucu olarak çekmekte olduğumuz sancıların yapay bir zekanın, yapay sancı serumundan başka bir şey olmadığının farkına varmak için anlaşılan zamanın keyfini daha çok beklemek zorunda kalacağız. Okumayı,( ki İslam’ın da temel ibadetidir) öğrenmeyi, akıl ve bilimi hayatının en geri noktasına koymuş bir toplumun böylesi bir teslimiyetten başka bir seçeneği var mıdır?
Yönetenlerin tüm kurumları ile bildiklerini, muhalefetin ise sürekli bilineni okuması ve toplumun günlük ihtiyaçları ile geleceğe ait umutların peşinde oluşunun boşluğunda bir doğumun hazırlığı mı yapılıyor? Bireysel sıkıntıların, mutsuzlukların ve son günlerde bolca görülmeye başlanan cinayet ve cinnet hallerinin toplumsal boyut kazanmaya başlaması, ülkece rotamızı açık ve net olarak önümüze koymakta. Diğer tarafta, yerkürede ve bilim dünyasında 46 bin yıllık buz içinde donmuş canlıların hayata döndürülmesi, proton ışın demetleri ile kanserli hücrelerin çok daha güvenli yok edilmesi, idrak kabiliyetli bilişsel teknolojilerin ( cognitive technology ) yapay zeka ile sahneye konması gibi gelişmeler söz konusu iken, kendilerini dünyaya yön vermek misyonunda ( görevinde ) görenler kurumuş otların arasında taşları birbirine vurarak ateşi bulma gayreti içinde var güçleri ile çalışmaktalar. İçlerinden biri cebindeki çakmağı fark edene kadar, üçüncüsüne(!) hazırlık bir müddet daha böyle sancı süreciyle devam edecek.Amerikan iç savaşından, dünya savaşlarına kadar hepsinin, hazırlanmış ve tezgahlanmış sebeplerle başlamış olması bir rastlantı mıdır? Batının-Nato’ nun açıkça desteklediği Ukrayna ile, yine nükleer bir güç olan Rusya arasındaki iki seneye yakın sürmekte olan savaşın Rusya’nın içine doğru yayılmaya çalışılması, çatışmanın nereye evirileceğini, hangi ülkelerdeki kuru otları tutuşturarak nasıl bir çağ yangınını başlatabileceğini düşünmek ve halimizin ne olacağını sormak fazla mı karamsarlık olur?
Dünyanın sürükleneceği bir kaos ve çatışmaya ekosistemin de dahil olacağını günümüz şartları açıkça ortaya koymakta. Avşa kıyılarında görülmeye başlanan fok balıkları, çeşitli yabancı deniz anası türleri, ayıların yüz yıllar sonra tekrar ortaya çıkması, istilacı balon balıkları gibi hayvanların habitatların değiştirmeleri, Avrupa’ nın kuzeyinde serin ve fırtınalı bir yaz söz konusuyken, güneyinde, ülkemiz de dahil, rekor sıcaklıkların ölçülmesi, Atlantik okyanusunda katil balinaların ( Orcinus Orca’ ların) yatlara ve teknelere saldırmaya başlamaları, ekosistemin de sosyal, siyasi ve askeri kaosların yanında ayrı bir yok edici güç olarak karmaşaya müdahil olacağı, Perşembenin gelişi gibi ortadadır.
Haftalardır bu köşede işlemeye çalıştığım, Erdek’ in, ülkenin ve yerkürenin sorunlarıyla ilgili hemen her okurun kafasında belli çözümler, öneriler olabilir. Nihayetinde “ne yapmalıyız?”sorusunun cevabı; Yetkiyi ve mührü elde tutanların, ülkeyi, şehirleri ve ilçeleri yönetmek için soyunanların seçimin arifesinde dağıttıkları gülücükler, öpücükler, karşı kaldırımdan hatır sormalar, göbek fıtığı olacak kadar uzanıp el sıkmalarına kanmadan, akıl, bilim ve ahlak süzgeciyle vaatlerini ve planlarını 2024 Mart ayına kadar sorgulama fırsatını kaçırmamak olacaktır. Aksi halde, halkın denetiminin olmadığı, ultra rahat, serbest piyasa siyaseti ve siyasetçilerinin bizleri sürükledikleri hayat şekli “kader planımız” olacaktır.
Akıl, bilim ve erdemle esen kalın.