BEDİRHAN AYDIN

Tarih: 30.08.2014 21:11

Rahmân, Rahîm olan Allah`ın ismiyle (2)

Facebook Twitter Linked-in

Geçen Sayıdan Devam
41-Yine onlar için (kudretimize) bir delildir ki, gerçekten biz zürriyetlerini o dolu gemide taşıdık.
42-Ve onlar için bunun gibi binecekleri (daha nice) şeyleri (vâsıtaları) yarattık.
43-Hâlbuki dilersek onları suda boğarız; o zaman ne kendilerine imdâd eden olur, ne de onlar kurtarılırlar.
44-Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamâna kadar (dünyadan)faydalandırma müstesnâ.
45-Hem onlara: “Önünüzdekinden ve arkanızdakinden (dünya ve âhiret azâbından) sakının; tâ ki merhamet olunasınız” denildiği zaman (yüz çevirirler).
46-Ve onlara ne zaman Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelse, mutlaka ondan yüz çevirici kimseler olmuşlardır.
47-Kendilerine: “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden (siz de O’nun yolunda)sarf edin!” denildiğinde ise o inkâr edenler, îmân edenlere dedi(ler) ki: “Allah dileyecek olsaydı kendisini doyuracağı bir kimseyi, (biz) mi doyuracağız? Doğrusu siz ancak apaçık bir dalâlet içindesiniz.”
48-Hem, “Eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, bu va‘d (edilen kıyâmet) ne zaman?” diyorlar.
49-Onlar, birbirleriyle çekişip dururken kendilerini (ansızın) yakalayacak olan(korkunç) bir sesten (sûra birinci üfürülüşten) başkasını beklemiyorlar.
50-Artık (onların), ne bir tavsiyeye güçleri yeter, ne de âilelerine dönebilirler!
51-Ve sûra (ikinci def‘a) üfürülmüştür de bakarsın ki onlar kabirlerinden(kalkıp) Rablerine koşuyorlar!
52-Derler ki: “Eyvâh bize! Bizi yattığımız yerden kim kaldırdı? Bu, Rahmân’ın va‘d ettiği şeydir; demek peygamberler doğru söylemiş!”
53-(O) sâdece (korkunç) bir sestir; onlar hemen o anda huzûrumuzda hazır bulundurulan kimseler olarak, toplanacak olanlardır.(1)
54-Artık o gün hiç kimse (en küçük) bir haksızlığa uğratılmaz ve ancak yapmakta olduğunuzun karşılığını görürsünüz.
55-Şübhesiz ki Cennet ehli, o gün (pek güzel) bir meşgûliyet içinde zevk eden kimselerdir.
56-Onlar ve hanımları, (artık o gün) gölgelerde tahtlar üzerinde (oturup)yaslanmış olanlardır.
57-Onlar için orada, meyveler ve kendileri için ne istiyorlarsa vardır.
58-Çok merhametli Rab’den (onlara) hitâben (bir de) selâm vardır.
59-Ve (o gün müşriklere de denilir ki): “Ey günahkârlar! Bugün(mü’minlerden) ayrılın!”
60, 61-“Ey Âdemoğulları! (Ben) size: ‘Şeytana kulluk etmeyin! Çünki o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin! Bu dosdoğru bir yoldur’ diye (tavsiye ederek) ahdetmedim mi?”
62-“Böyle iken, yemîn olsun ki (şeytan), içinizden birçok nesilleri dalâlete sevk etmiştir. Hiç mi akıl erdirmiyordunuz?”
63-“(İşte) bu, va‘d olunageldiğiniz Cehennemdir!”
64-“İnkâr etmekte olduğunuzdan dolayı bugün girin oraya!”
65-O gün onların ağızlarını mühürleriz de bize elleri söyler ve neler kazanıyor idiyseler ayakları şâhidlik eder!(1)
66-Hâlbuki dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik de yolda koşuşup kalırlardı; o hâlde nasıl görecekler(di)?
67-Ve dileseydik, (en dirâyetli) oldukları(nı zannettikleri) yerde onların şekillerini (çirkin bir sûrete) elbette değiştirirdik de (bundan kurtulmak için), ne ileri gitmeye güçleri yeter, ne de geri dönebilirlerdi.
68-Hem kimi çok yaşatırsak, onu yaratılışta tersine çeviririz (yaşlandıkça gücünü, aklını azaltırız). Hiç akıl erdirmiyorlar mı?
69-Ve ona (o Resûlümüze), şiir öğretmedik; (bu) ona yaraşmazdı da.(2)Doğrusu o, ancak bir nasîhattir ve apaçık beyân eden bir Kur’ân’dır.
70-Tâ ki hayatta olanları (Allah’ın azâbıyla) korkutsun, kâfirlerin üzerine ise(azab husûsundaki) söz hak olsun!
71-Görmediler mi ki, şübhesiz biz kudretimizin yaptıklarından, onlar için nice hayvanlar yarattık da onlar bunlara sâhib olmuş kimselerdir.
72-Hem bunları kendilerine boyun eğdirdik de, onların bir kısmı binekleridir, bir kısmından da yerler.
73-Hem bunlarda kendileri için (daha birçok) menfaatler ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmezler mi?
74-Ve (güyâ) belki kendilerine yardım edilir diye Allah’dan başka ilâhlar edindiler.
75-(O ilâhlar,) onlara yardıma güç yetiremezler; bil‘akis kendileri onlar(ı muhâfaza) için hazırlanmış askerlerdir.
76-(Habîbim, yâ Muhammed!) Öyle ise onların sözü, seni üzmesin! Şübhesiz ki biz, (onlar) neyi gizlerler ve neyi açıklarlarsa biliriz.
77-Hem o insan görmedi mi, gerçekten biz kendisini nutfeden (hakir bir damla sudan süzülmüş hulâsadan) yarattık! Buna rağmen bakarsın ki o apaçık bir hasım(kesilmiş)tir.
78-Kendi yaratılışını unuttu da bize bir misâl getirdi: “Onlar çürümüş olduğu hâlde, şu kemikleri kim diriltecek?” dedi.
79-De ki: “Onları ilk def‘a yaratan, (yine) onları diriltecek! Çünki O, her türlü(mahlûku ve onları) yaratmayı hakkıyla bilendir.”
80-O ki, size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da, işte siz ondan yakıp duruyorsunuz.(1)
81-Gökleri ve yeri yaratan, onların (o insanların) benzerini de yaratmaya kadir değil midir? Evet (kadirdir)! Çünki O, Hallâk (herşeyi çokça yaratan)dır, Alîm(hakkıyla bilen)dir.
82-Bir şeyi(n olmasını) dilediği zaman, O’nun emri, ona sâdece “Ol!” demektir,(o da) hemen oluverir.(2)
83-İşte münezzehtir O (Allah) ki, herşeyin melekûtu (gerçek mülkü ve tasarrufu) O’nun elindedir ve ancak O’na döndürüleceksiniz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —