,
Bugün, 29 Nisan 2025 Salı

BEDİRHAN AYDIN


Rahmân, Rahîm olan Allah`ın ismiyle

Rahmân, Rahîm olan Allah`ın ismiyle


1-Yâ, Sîn.(1)
2-Hikmetli Kur’ân’a yemîn olsun!
3-Şübhesiz ki sen, elbette peygamberlerdensin.(2)
4-Dosdoğru bir yol üzerinde(sin).(3)
5-(Bu Kur’ân) Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhametli olan Allah)’ın tenzîli (parça parça indirmesi)dir.
6-Tâ ki, (fetret devrinde) babaları korkutulmamış, kendileri de gaflet içinde(kalmış) kimseler olan bir kavmi korkutasın!
7-Celâlim hakkı için, onların çoğunun üzerine (azab husûsundaki) söz hak olmuştur; artık onlar (küfürlerindeki inadları sebebiyle) îmân etmezler.
8-Muhakkak ki biz onların boyunlarına halkalar geçirdik; öyle ki o (demir halkalar) çenelerine kadar (dayanmış)tır; bu yüzden onlar başları yukarı kalkık kimselerdir.
9-(İsyanlarındaki ısrarları yüzünden) önlerinden bir sed, arkalarından da bir sed çektik de onları(n gözlerini) perdeledik; artık onlar görmezler.
10-(Habîbim, yâ Muhammed!) Onları korkutsan da, korkutmasan da onlar için birdir; îmân etmezler.
11-(Sen,) ancak Zikr’e (Kur’ân’a) tâbi‘ olan ve gıyâben (görmediği hâlde)Rahmân’dan korkan kimseyi korkutabilirsin! İşte onu bir mağfiret ve güzel bir mükâfâtla (Cennetle) müjdele!
12-Şübhe yok ki ölüleri ancak biz diriltiriz! Hem önceden işledikleri (amelleri)ni ve (geride bıraktıkları) eserlerini yazarız. Ve (olmuş, olacak) herşeyi apaçık beyân eden bir kitabda (Levh-i Mahfûz’da) kaydetmişizdir.
13-Onlara şu şehir (Antakya) halkını misâl getir! Hani oraya (Îsâ’nın gönderdiği) elçiler gelmişti.
14-O vakit onlara o iki (elçi)yi göndermiştik de o ikisini yalanladılar; bunun üzerine (onları) üçüncü (bir elçi) ile takviye ettik de (onlar:) “Gerçekten biz size gönderilmiş elçileriz” dediler.
15-(Şehir halkı:) “Siz de ancak bizim gibi bir(er) insansınız; hem Rahmân hiçbir şey indirmemiştir; siz ancak yalan söylüyorsunuz” dediler.
16-(Elçiler) dediler ki: “Rabbimiz biliyor ki, şübhesiz biz, gerçekten size gönderilmiş elçileriz.”
17-“Ve bize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir.”
18-(Şehir halkı:) “Doğrusu biz, sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Yemîn olsun ki, eğer (bu söylediklerinizden) vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşla öldürürüz ve bizden size gerçekten elemli bir azab dokunur” dediler.
19-(Elçiler:) “Uğursuzluğunuz sizinle berâberdir. Size nasîhat verildiği için mi(uğursuzluk sayıyorsunuz)? Hayır! Siz haddi aşan bir kimseler topluluğusunuz” dediler.
20-Derken şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi; dedi ki: “Ey kavmim! (Bu) elçilere uyun!”(1)
21-“Sizden (tebliğlerine karşılık hiç)bir ücret istemeyen (bu) kimselere tâbi‘ olun; çünki onlar hidâyete ermiş kimselerdir.”
22-“Hem ben neden, beni yaratana ibâdet etmeyeyim? Hâlbuki (hepiniz) ancak O’na döndürüleceksiniz.”
23-“Hiç (ben), O’ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer Rahmân (olan Allah), bana bir zarar (vermek) istese, onların şefâati bana bir fayda vermez ve beni kurtaramazlar.”(2)
24-“Şübhesiz ki o zaman ben, elbette apaçık bir dalâlet içinde olurum.”
25-“Doğrusu ben, sizin Rabbinize îmân ettim; artık beni dinleyin!”
26, 27-(Kavmi ise onu taşa tuttular ve öldürdüler de kendisine:) “Cennete gir!” denildi. (O da:) “Keşke Rabbimin bana mağfiret ettiğini ve beni ikrâmedilenlerden kıldığını kavmim bilselerdi!” dedi.
28-Ondan sonra (Habîbü’n-Neccar’ın öldürülmesinin ardından) onun kavminin üzerine gökten hiçbir ordu indirmedik; indirici kimseler de değildik.
29-(Onların cezâsı) sâdece (korkunç) bir ses oldu; öyleki onlar (hayat cihetiyle) o anda sönüveren kimseler kesildiler!
30-Yazıklar olsun o kullara! Kendilerine ne zaman bir peygamber gelse, mutlaka onunla alay ederlerdi.
31-Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice nesilleri (böyle zulümleri sebebiyle) helâk ettik; muhakkak ki onlar (bir daha) kendilerine dönüp gelmezler.
32-(Onlar, mahşer günü) hep birlikte ancak huzûrumuzda hazır bulundurulan kimseler olarak, toplanacak olanlardır.
33-Hâlbuki o ölü yeryüzü de (öldükten sonra dirilme husûsunda) kendileri için bir delildir. (Biz) onu dirilttik ve ondan dâneler çıkardık da bundan yiyorlar.
34-Hem orada hurmalıklardan ve üzüm bağlarından nice bahçeler yaptık(1) ve orada gözelerden (pınarlar) akıttık.
35-Tâ ki onun mahsûlünden yesinler! Hâlbuki onu (o mahsulü) elleri yapmamıştır. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
36-Pek münezzehtir O (Allah) ki, yerin bitirmekte olduklarından ve(insanların) kendilerinden ve bilemeyecekleri şeylerden (nice) çiftleri, onların hepsini yaratmıştır.
37-Onlar için (kudretimize) bir delil de gecedir. Ondan gündüzü soyup alırız; bir de bakarsın ki, onlar karanlıkta kalıvermiş kimseler olurlar.
38-Güneş de kendine mahsus bir yörünge içinde akıp gider. Bu, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Alîm (herşeyi hakkıyla bilen Allah)’ın takdîridir.
39-Aya da (kendi yörüngesinde birtakım) menziller takdîr ettik; nihâyet (bir menzilinde de eğrilmiş) eski hurma dalı gibi olmuştur.(2)
40-Ne güneşin aya yetişmesi (ona çarpması) kendisine (takdîr edilen nizâma)lâyıktır, ne de gece, gündüzü geride bırakıcıdır. Çünki her biri (bir itâat ve heybet altında ayrı) bir yörüngede yüzerler.

  • BIST 100

    9285,87%-0,23
  • DOLAR

    38,44% 0,03
  • EURO

    43,87% -0,16
  • GRAM ALTIN

    4107,07% -0,61
  • Ç. ALTIN

    6589,61% 0,00
  • Salı 14.2 ° / 5.1 ° false
  • Çarşamba 16.5 ° / 4.7 ° false
  • Perşembe 10.7 ° / 6.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Balıkesir

29.04.2025

  • İMSAK 04:30
  • GÜNEŞ 06:05
  • ÖĞLE 13:11
  • İKİNDİ 16:59
  • AKŞAM 20:07
  • YATSI 21:35