Son yıllarda, yerel medyanın, yaygın medyaya göre, meslek ilkeleri ve ahlakına daha bağlı olduğundan söz ederiz, zaman zaman. Ancak, son dönemlerde yerel medyanın bir bölümü de, yaygın medya gibi politikanın emrine girmeye başladı. Konuyu, yaşadığım il olan Balıkesir’den örneklemek istiyorum.
30 Mart 2014 yerel seçiminde Balıkesir, Büyükşehir statüsüne geçti. Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile yeni oluşturulan 6 Eylül ve Karesi belediye başkanlıklarını AKP kazandı. Ardından, bu üç belediye, bünyelerinde “basın danışmanı” ve “siyasi danışman” isimleri altında, yerel medyadan 20 dolayında gazeteciye görev verdi. “Basın danışmanlığı(!)” görevinde bulunan bu gazetecilere aylık 2500, siyasi danışmanlara ise 5-6 bin lira ödendiği öne sürülüyor. Üstelik, bu gazeteci basın danışmanları arasında Balıkesir merkez ve bazı ilçelerindeki gazeteciler cemiyetlerinin yeni ve eski bazı başkanları da var, ne yazık ki! Şimdi, maaşlı olarak görev yapan bu basın danışmanlarının, yayın organlarında, söz konusu bu AKP’li belediyeleri herhangi bir konuda eleştirmeleri mümkün mü?
Balıkesir’deki bu durumun, ülkemizin diğer kentlerinde de yaşandığını tahmin ediyorum. Yani, “basın danışmanı” yap, gazeteciyi yanına al, eleştiriden kurtul, hatta gazetelerde reklamını yap! Aklıma hemen Mark Twain’in, 1902 yılındaki sözü geliyor:
“Politikacının yaşamının yarısı seçmeni, diğer yarısı ise birbirini aldatmakla geçer.”
Halkı aldatmanın bir ayağını ise ne yazık ki, gazeteciler oluşturuyor, artık. Gazetecilerin, kişisel çıkarları uğruna meslek ilkeleri ve ahlakını politikacılara kurban etmeleri çok acı! Başka da söylenecek bir söz yok!