Hayatın sınavı nedense, çoğu kez iki yol ayrımı, iki ihtimal ve birinin seçimi şeklinde önümüze çıkar. Yüzlerce yıl önce İngiliz edebiyatçı ‘Olmak yada olmamak’ şeklinde durumu ortaya koymuştu. İlk yol ayrımı milyonlarca yıl önceydi. Onu diğer hayvanlardan ayıran iki ayağı üzerinde duruyor olması ve adı da (Homo Erectus) dik duran insanken, o seçimini, zamanla bilen, bilgiyi biriktiren, geliştirip çoğaltan ve aktarıp kullanan, (Homo Sapiens) bilen insana evirilerek yaptı.
Yükseldiği bu boyut onu yine iki yol ayrımına bıraktı. Ortasında durduğu çatal yolun başında iki yön tabelası vardı. En koyu ve hızlı bir şekilde ‘inancı’ işaret eden yol seçildi. Aslında, gerçeklerin ve doğruların bilindiği halde, yanlışların benimsendiği, yalanların ve cürümlerin (suçların) alkışlandığı, herkesin bilmesine rağmen; dünya yuvarlaktır ve dönmektedir diyenlerin, öksürüğüne çare olması için şekerli suya kattığı birkaç kurutulmuş bitki parçası ve çeşitli maddelerle elde ettiği öksürük şurubunu içenlerin, kronik hastalıklar, geçirilen kazalar ve kötü beslenme nedeniyle bedensel görünümleri bozulmuş, inlemeye, hırıltıya eş değer sesler çıkaran yaşlıların, mühendislik, kimya, tıp, fizik ve astronomi gibi konularda deney ve gözlem yapanların cadılık, büyücülük ve din düşmanlığı adı altında, şehir meydanlarında diri diri yakıldığı, alevin, ateşin ve meşalelerin bolluğunda, karanlığın, hurafenin, akıl dışılığın ve zulmün hüküm sürdüğü o yıllarda; her ne kadar, başka bir inanç sistemi temel ibadet olarak ‘ Allah’ın adıyla oku’ emriyle hakkı, adaleti, hayrı, doğruyu ve iyiliği hedefleyip, gözeterek okumayı, ‘ Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?’ ‘Hâlâ aklınızı işletmeyecek misiniz?’ ‘Düşünmeyecek misisiniz?’ ‘Cahillerden yüz çevirin.’ gibi seslenişlerle bilginin ve aklın yolunu göstermeye çalıştıysa da, yine onun tabiriyle ‘Kudururcasına azan insanlar’ ve lanetlediği Maunun (kamunun) ve yetimin malına, hakkına göz dikenin, ve hayrın ulaşması gereken yere gitmesine mani olanların bolluğu bu defa insanlığı diğer yol ayrımının önüne dikti.
Ahlaksız, Allahsız ve hakka hizmet etmeyen, kötüye ve kötülüğün değirmenine su taşıyacak türde kullanılacak bilginin: Zehirlemek için öğrenilen kimyanın, kandırmak, aldatmak ve dolandırmak için bilinen iletişimim, milyonlarca insanın ve canlının bir anda buhara dönüşmesi için dağıtılan protonların, nötronların, ve elektronların sahneye koyduğu nükleer silahların sihirli bilimi nükleer fizikin ve milyonların cebinden ve boğazından çalınanların faili enflasyonun azmettiricisi ekonomi bilgisi ve bilimi ile, onun bazı utanmaz, arlanmaz, vicdansız dâhilerinin, askerlik, eğitim, hukuk ve tıp gibi hem mesleki, hem de bilimsellik ifade eden alanlarda inanç müessesini kullanarak, kendi şahsi çıkarları ve bazı siyasi çevrelerin memnuniyeti için, ettikleri yeminleri unutarak girilen bu ana arter, yine ikili bir yol ayrımına ve tercihe doğru uzanmakta.
Bilgiyle inanç arasında bir türlü tutturulamayan dengelerin ve yol ayrımlarının geçmişteki istismar ve ıstırap manzaralarını çöp adam çizgisinin basitliğiyle resmetmek kolay olsa da, gelecek için rotası ufkun ötesine uzayıp giden bu belirsiz yolların ve ihtimallerin hayır ve mutluluk getirecek olanının seçimi İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler Almanya’sına karşı savaşan askerlerin bilinen ihtimal hesabı kadar zor ve karmaşıktır.
Beklenen taarruz öncesi askerler arasında şöyle bir ihtimal listesi ortaya çıkar: Çatışma başladığında, iki ihtimal vardır .’Ya kazanırız, ya da kaybederiz. Kazanırsak sorun yok. Kaybedersek iki ihtimal var. Ya ölürüz, ya da esir düşeriz. Ölürsek, sorun yok. Esir düşersek iki ihtimal var. Ya bizi gaz odasına gönderirler, ya da fırına atarlar. Gaz odasına gidersek, sorun yok. Fırına atarlarsa iki ihtimal var. Ya bizden sabun yaparlar, ya da tuvalet kağıdı. Eğer sabun yaparlarsa sorun yok, belki güzel bir kadının ellerinde oluruz. ‘Tuvalet kağıdı yaparlarsa ne olur’ diye soran askere diğeri ‘İşte o zaman b.*.k.u yeriz!’
Yol ayrımları ile değişik boyutlara ait seçimler gelecekte de kaçınılmaz ve zorlayıcı olmaya devam edecek. Allah Kelamı olarak karşımıza çıkan ‘İnşikak 19- …Ki siz boyuttan boyuta/halden hale mutlaka geçeceksiniz’ ifadesiyle inanç aleminde yerini korumakta. Cumhuriyeti kuran O bilge Adamın verdiği tüyolarla, akıl, bilim ve erdemle ufkun ötesine baktığımız müddetçe, yollar iyiye, güzele ve doğruya çıkacak, ahlaksızlığın ve kötülüğün planını yapanlar tuvalet kağıdında bir leke olarak kalacaklardır.
Akıl, bilim ve erdemle esen kalın