ÖNDER BALIKÇI

Tarih: 05.04.2017 15:45

Şiddet ve sevgi dili

Facebook Twitter Linked-in

Ülkemizde kadına şiddet ve kadın cinayetleri sürekli artıyor. Bu durumda, kadın cinayetlerini, cinayetin işlenişine, öldüren kişinin sözlerini vererek ?bahane? yaratan medyanın sorumluluğu da var elbette. Medya, artık, kadını öldüren caninin sözlerine değil, ölen kişilerin yaşadıkları dramlara yer vererek, cinayete tepki göstermek zorunda olduğunu bilincine varmalı.
Erkek egemen bir toplum olduğumuz ortada. Buna paralel şekilde medya kuruluşlarının yönetimlerinde de büyük bir çoğunlukla erkeklerin bulunması, yayınlarında olaylara ?erkek gözü?yle bakmaları, kadın ayrımcılığının en önemli nedenlerinin başlarında geliyor, kuşkusuz.
Yaşamımızda kullandığımız dil bile öyle değil mi?
?Erkek sözü? diyerek, sanki yalnız erkeklerin verdikleri sözü tuttuklarını öne sürmüyor muyuz? ?Söz? demek, bu kadar zor mu?
?Adamakıllı? yerine, ?layığıyla?; ?iş kadını? yerine, ?iş insanı?; ?bayan yönetici? yerine, ?yönetici?; ?bilim adamı? yerine, ?bilim insanı?; ?sözünün eri? yerine, ?sözüne sadık?; ?bu işin adamı? yerine, ?doğru kişi?; ?bayan tuvaleti? yerine, ?kadın tuvaleti?, ?adam gibi? yerine, ?doğru düzgün? diyemez miyiz?
Kadın-erkek eşitsizliğini ortadan kaldırmanın, kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin önlenmesinin ilk adımının dilden geçtiğini hiç unutmayalım.
Bakış açını ve dilini değiştir. Dil değişirse, dünya değişir! Unutma ki, sevgi, dilde başlar.
Bugünkü dizelerimiz Dr. Banu Cingöz´den:
?Kavgayı, bir ağacın yapraklarına yazmak isterdim
Sonbahar gelince, kurusun diye
Öfkeyi, bir bulutun üzerine yazmak isterdim
Yağmur yağsın, yok olsun diye
Nefreti, karların üzerine yazmak isterdim
Güneş açınca erisin diye
Ve dostluğu
Ve sevgiyi
Yeni doğmuş bebeklerin yüreğine yazmak isterdim
Onlarla büyüsün, dünyayı sarsın diye?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —