----------İKİCİ BÖLÜM----------
DİLENCİ SAYISI KÜÇÜMSEN MEYECEK ORANDA…
İstanbul’daki zabıta amirliklerinin verilerine göre, son tespitlerde Avrupa yakasında 932, Anadolu yakasında da yaklaşık 800 dilenci tespit edilmiş. Bu sayı resmi kayıtlara genler, resmi olmayan sayının çok daha fazla olacağı…
Mülteci kamplarında yer bulamayanların durumunu ise İstanbul’da sokağa çıktığınız anda görmek mümkün.
Dilenerek hayatta kalmaya çalışan Suriyeli sığınmacılardan birçoğunu, Nişantaşı’ndan Taksim’e, Bağdat Caddesinden Kadıköy’e kadar uzanan semtlerin Cadde ve sokaklarında nöbet tuttuğuna da şahit olabilirsiniz.
Fikirtepe’den Kadıköy’ dönüyoruz, her şey bıraktığımız gibi. Adları ister Ayşe olsun, ne olursa olsun bu insanlarla yine karşılaşıyoruz. Saatler önce yanlarından ayrılıp gittiğimiz bu insanların hala aynı yerde bulunmalarının bir nedenin de rant olduğunu öğreniyoruz.
Metro duraklarında, ışıklı kavşaklarda, vapur iskelelerinde ve ışıklı vitrin önlerinde rastladığımız bu insanlardan bazıları fotoğraf çekilirken rahatsız olsalar da bazıları da, ``Suriye`den geldik yaz, kocamız öldü, yakınlarımız öldü, zordayız yardıma muhtacız, yaz`` diyor...
Bir dikkatimi, çeken husus ise, yurdumuzun doğusundan İstanbul`a gelen vatandaşlarımızın dahi senelerce aksanlı konuşmalarına rağmen bu mültecilerden bazılarının Türkçeyi bu kadar yalın ve duru kullanması da oldukça dikkatinizi hemen çekiyor...
AZINLIKTAKİ ZENGİNLER DĞERLERİNE GÖRE DAHA MUTLU…
Suriyeli mülteciler arasında sayıları az da olsa zengin bir azınlık grubunu oluşturan Suriyeli mülteciler, kendileri ile aynı kaderi paylaşan sefalet ve yoksullukla mücadele eden, dilenenlerin aksine daha rahat bir yaşam sürdürüyorlar…
Genellikle Taksim, Beyoğlu, Şişli gibi lüks semtlerde kiraladıkları veya satın alabildikleri konutlarda savaşın ve onun beraberinde getirdiği geçmişin acılarını unutmaya çalışıyorlar…
Büyükada’ya yaptığım hafta sonu gezisi sırasında aynı vapurda rastladığım bu zengin azınlığın çocukları ile zorluklarla adeta boğuşan, dilenmek zorunda kalan diğerleriyle olan farklılıklarını da hemen görebiliyorsunuz.
Ellerinde akıllı telefonlar, boyunlarındaki profesyonel fotoğraf makinaları ile sahildeki restoranlarda yiyip içmelerinden, şen şakrak hallerinden hemen dikkat çekiyorlar. Tabi ada esnafı da bu durumdan oldukça memnun, zira davranışlarından bunu da kolaylıkla anlayabiliyorsunuz…
