Tam isabet!

Yılmaz Özdil, son günlerde siyaset arenasında gündeme gelen ve olaylardan birisinin kahramanı ile ilgili ‘Kindar Nesil’ başlığını taşıyan bilmece gibi bir yazı yazmış…
Konu başlıklarını iyice analiz edenler kimden söz edildiğini ‘şak’ diye bilseler de ben de Özdil’in ‘Kindar Nesil’ başlıklı yazısını okuyamayanlar için -affına sığınarak- ‘bilmeceyi’ çözmüş birisi edasıyla ekleme yapmak istedim…
* * *
KİNDAR NESİL
Talat Aydemir.
Kurmay albaydı.
Kara harp okulu komutanıydı.
27 Mayısçıların tasfiye edilmesi için, hükümeti devirmek amacıyla, Şubat 1962’de darbe girişiminde bulundu.
*
Başbakan İsmet İnönü’ydü. ‘Pabuç’ bırakmadı. “Derhal teslim olsunlar, kan akıtılırsa hesabını sorarım” dedi. Talat Aydemir geri bastı. Teslim oldu. Tutuklandı. Üç ay sonra özel af yasasıyla serbest bırakıldı.
*
Uslanmamıştı. Gene örgütlendi, Mayıs 1963’te gene darbe girişiminde bulundu. Başbakan gene İsmet İnönü’ydü. Gene pabuç bırakmadı. “Sabah erken kalkan bir çete memlekete hakim olacağını iddia ederse, bütün ordu tavuk gibi yere kapanır ve başüstüne derse, o milletin yaşama hakkı olamaz, Talat’ın üç buçuk adamına teslim olacak değiliz” dedi. Darbe bastırıldı. Talat Aydemir asıldı.
*
Talat Aydemir’e destek oldukları gerekçesiyle 1459 Harbiyeli okuldan atıldı. Bilahare, kapının önüne konulan Harbiyelilerin hiç olmazsa üniversite okuyup, meslek edinmeleri için kontenjan açıldı.
*
Acaba diyorum…
*
Bu atılan harp okulu öğrencilerinden biri, hayatı boyunca yaşadığı sıkıntıların sorumlusu olarak İsmet İnönü’yü görmüş olabilir mi?
Talat Aydemir gibi, İsmet İnönü’yü “düşman” bellemiş olabilir mi?
İdealist subay adayıyken, teee öbür uca savrulmuş olabilir mi?
Eğitim fakültesine yazılmış, öğretmen çıkmış, emekli olana kadar imam hatip lisesinde çalışmış olabilir mi?
Kızını bu duygu ve düşüncelerle yetiştirmiş olabilir mi?
Milletvekili seçilen kızı “Cumhuriyet” aleyhine, “İsmet İnönü” aleyhine tweetler atıyor olabilir mi?
İsmet İnönü’ye “kahpe” diyecek kadar, Cumhuriyet’ten nefret ediyor olabilir mi?
* * *
Bilmecenin yanıtına gelecek olursak; konu edilen zat-ı şahanelerinin babası Oktar Afacan, Cumhuriyet döneminin nimetlerinden yararlanıp okumuş öğretmen olmuş, sonunda da Balıkesir İmam Hatip Lisesi öğretmenliğinden emekli olmuş birisi…
Emekli olduktan sonra da kızının gaflete düşerek varlığını inkâr etmeye kalkıştığı, ‘reklam arası’ dediği Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti yasalarının kendisine sağladığı haktan, yani hizmeti karşılığı aldığı maaşla geçimini sağlamaya çalışıyor…
Kendisi de;, “600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” dediği, Cumhuriyet sayesinde Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun olmuş, 10 yıldır eczacı, 5 yıldır da TBMM üyesidir…