Acılar,keyifsizlik,korku, kımıldama özürlülüğü, epeydir gündüz gece kavramının yok olması hayatlarımızda... Hapis gibi geçen günler,aylardan sonra... ilk haftamız okullarımızda... İşe gidicem diye hazırlanmak,bir amacı olması insanın, heyecanlanmak, günlerdir aylardır kullanmadığım arabam bile beni ben onu,öğrencilerimi, okul ortamını, arkadaşlarımı özlemişim... Ancak sevinelim mi üzülelim mi bilemedik...
Hibrit eğitim! Yani isteyene hem yüzyüze sınıfta ama hoca evdekilere de sınıf ortamından uzaktan eğitimle ders anlatıyor. Ortaya karışık bir durum...
Mış gibi herşey...
Öğrenci varmış gibi..
Okul açılmış gibi..
Boş sınıfta ders anlatırken anlamsızlığı anlamazmış gibi...
Üniversitelerde ister online ister yüzyüze eğitim varmış gibi....
Üstelik aynı dersi 1.öğretime boş sınıfa anlat, git 2. öğretime gece yarısına kadar boş sınıfa yine anlat saçmalığı... Kim sorarsa yüzyüze eğitime döndük.
Bizim öğrencilerimizin çoğu üstelik ailesinin yanında, evleri okula yakın güya ama gelen yok çünkü devam zorunluluğu yok, öğrencilerimiz o kadar çok ara verdik ki okullara ya çoğu iş güç derdinde çalışıyor ya da onları okullardan soğuttuk gelmiyorlar... Neden hibrit? Dönemin ortasında öğrenciler zor durumda kalmasın diye ise neden vizeler online, finaller yüzyüze? Bu da ayrı bir soru işareti... Özetle eğitim ve öğretim can çekişiyor ...