ERDEK MÜFTÜLÜĞÜ

Tarih: 21.04.2021 18:21

VAHYİN NÜZUL KEYFİYETİ

Facebook Twitter Linked-in

VAHYİN NÜZUL KEYFİYETİ
Bilindiği gibi Kur´ân yirmi iki yılı aşkın bir sürede Hz. Peygamber´e tedricen vahyedilmiş ilâhî bir kelamdır. Kur´ân kelimelerinin kök anlamları ve Arap dilindeki farklı kullanımları hususunda başvuru kaynaklarından olan İbn Fâris´in (ö. 395/1004) Mu´cemu Mekâyîsi´l-Lüğa eserinde bildirdiğine göre vahiy, ?İma ve işaret etmek, fısıldamak, gizli konuşmak, süratli ve başkasına gizli şekilde bildirimde bulunmak? gibi anlamlara gelmektedir. Terimsel olarak vahiy, Allah´ın insanla iletişim kurmasını ifade eder. Bu iletişimde Allah bir dil-lisan aracılığıyla peygambere, dolayısıyla insanoğluna hitap eder. Ancak bu ilâhî hitabın peygambere nasıl iletildiğini bilmek mümkün değildir. Kısacası, Allah ile peygamber arasındaki vahiy iletişiminin nasıl gerçekleştiği son derece esrarengiz bir durum olup, bu noktadaki sır perdesini kaldırmak mümkün gözükmemektedir. Bu sebeple Hz. Peygamber´e ait vahyin nüzul keyfiyetini ampirik (deneyimsel) açıdan tecrübe etmek imkânsızdır. Bu kabulden hareketle, mantıkçı pozitivistin kullandığı önermelerle Kur´ân´ın ilâhî bir kelam olduğunu tespit etmek doğru bir yöntem olmasa gerektir. Çünkü gerek vahyin nüzul keyfiyeti gerekse Kur´ân´ın ilâhî bir kitap olması fideizmin (imancılık) konusudur. Dolayısıyla Kur´ân´ın ilâhîliği ve Hz. Peygamber´e vahyin nüzul keyfiyeti gibi meseleleri pozitivizmin alanına çekip, orada bu konuları tartışmaya açmanın hiçbir anlamı yoktur. Özetle, ?Kur´ân Allah kelamıdır? önermesi şartsız şüphesiz imana taalluk eden bir önermedir. Hz. Peygamber kendisine vahyedilen ayetleri, ayetlerin indirildiği vasattaki hâkim kültüre uygun olarak şifahî yolla insanlara tebliğ etmiştir. Tebliğ ettiği ilkeler arasında birçok ahlâki öğretiler bulunmakla birlikte, bahse konu olan öğretiler insanların kurtuluşuna vesile olacak evrensel mesajlar içermektedir. Kur´ân terminolojisinde kurtuluş, ?felah? kelimesiyle karşılanmıştır. Bu kelime ?yarmak?, ?tarlayı sürmek?, ?sökmek? anlamındaki felh kökünden türetilmiş olup zafer, necat-kurtuluş, fevz kelimeleriyle eşanlamlı kabul edilmiştir. Terim olarak felah, kişinin dinî ve ahlâkî yükümlülüklerini yerine getirmesinin sonucunda dünyada elde edeceği başarı ve mutlulukla, ahirette nail olacağı sonsuz kurtuluş ve mutluluğu göstermektir. Kur´ân´da umumiyetle ahiret hayatında cehennemden kurtulup cennete girmeyi ve Allah´ın rızasına ulaşmayı ifade eden felah, gayba iman edip namaz kılarak, kendilerine verilen nimetlerden başkalarını da faydalandırmak, peygamberlere gönderilen kitaplara ve ahiret gününe mutlak anlamda inanmak suretiyle geçirenlere, insanlara hayra çağırıp iyiliği tavsiye edenler ve kötülükten alıkoyanlara, içki, kumar, şirk gibi unsurlardan uzak duranlara, malları ve canlarıyla Allah yolunda mücadele edenlere, Allah´a kulluk görevini yerine getirip hayırlı işler yapanlara, namazlarını devamlı huşû ile kılan, boş sözlerden kaçınıp faydasız işlerle meşgul olmayan, zina yapmayan, emanete riayet edip verdikleri sözlerde duranlar, Allah´ın emirlerine uygun hareket etmeye çalışan ve işlediği günahlardan dolayı tevbe eden kadın ve erkek mü´minlere, kendilerini küfür ve mâsiyet gibi mânevî kötülüklerden arındırmış olanlar, Allah´a verdikleri sözü tutanlara, sıla-i rahim yapanlar, kötülüğe karşı iyilik yapmak, Rablerinden korkanlar, mallarının fazlasının zekatını verenler, insanları arkasından çekiştirip durmamak, kaş göz işaretiyle alay etmemek, onların şeref ve haysiyetleriyle oynamamak, sürekli ayıp ve kusur aramamak, ölçüde ve tartıda hile yapmamak, insanlardan bir şey alırken tam olarak ölçüp-tartmak; fakat kendileri onlara bir şey verirken eksik ölçüp tartanlar gibi davranışlar sergilememek, kimseye haksız yere iftirada bulunmamaktır. Felah kelimesinin kullanıldığı ayetlerdeki tavsiflere bakıldığında son ayetlerde bu sıfatlara sahip olanların korku ve hüzünden uzak tutulacakları açıklanmıştır. Bu ayetlerin delaletiyle, Kur´ân´da öngörülen kurtuluşun asgarî koşullarını, Allah´a ve ahiret gününe iman etmek, salih amel işleme ve bu şekilde kendisini ıslah etme şeklinde belirlemek mümkündür.
RAMAZAN SÖZLÜĞÜ ?MUKABELE?
Bir başkasının Kur´ân-ı Kerîm´i okuyuşunu takip etmek ve bu suretle hatim indirme anlamında kıraat terimi. Sözlükte ?iki şeyi birbiriyle karşılaştırmak? anlamına gelen muk?bele, üç aylarda ve bilhassa ramazanlarda cami, mescid ve evlerde daha çok sabah,
öğle, ikindi namazları öncesinde hâfızlar tarafından okunan Kur´an´ı takip etmek suretiyle hatim indirme geleneğine ad olmuş, zamanla hâfızların bu okuyuşları için de aynı terim kullanılmıştır.
YÜCE ALLAH BUYURUYOR Kİ:
?Münafıklar, Allah´ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah´ı pek az anarlar.? Nisa,142
HZ.PEYGAMBER BUYURUYOR Kİ:
?Kim duyulsun diye iyilik yaparsa, Allah (onun bu niyetini herkese) duyurur. Kim gösteriş için iyilik yaparsa, Allah da (onun bu riyakârlığını herkese) gösterir.?
CEVABI NE?
Kaza namazlarında ezan ve kâmet gerekir mi?
Ezan ve kâmet vaktin değil, namazın sünneti olduğu için kaza namazı kılarken de ezan ve kâmet sünnettir. Ezan ve kâmet terk edilerek kılınan namaz geçerli olmakla birlikte, uygun değildir.
Aynı ortamda birden fazla kaza namazı kılınacaksa, her bir namaz için ayrı ezan okunup kâmet getirilmesi daha faziletli olmakla birlikte, başta bir kere ezan okunup, her bir kaza namazı için ayrı kâmet getirilmesi de yeterlidir.
NASIL DUA EDELİM?
?Allah´ım bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ihsan eyle. Bizi cehennem azabından muhafaza eyle.? Bakara,201


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —