Bugün, 2 Mayıs 2024 Perşembe

ALAADDİN BABUCÇU


YEREL YÖNETİCİ OLMAK

Doğrunun –yanlışın, hakkın-haksızlığın, mananın- manasızlığın birbirine dolaşıp,


Doğrunun –yanlışın, hakkın-haksızlığın, mananın- manasızlığın birbirine dolaşıp, Arapsaçı olduğu, canavarlaşan, insan onurunu yerlere seren, ağır hayatta kalma maliyetlerinin yanında, korku ve şaşkınlıkla izlediğimiz iklim değişiklikleri ile heybeden çıkmak üzere bekleyen, adlarını bile anmak  istemediğim turpun büyüklerinin getireceği sürprizlerin de bilincinde olduğumuz şu günlerde, sığınacağımız bir liman olarak Yaratıcıyı düşündüğümde, “Allahın yol ve yasasında değişme asla bulamazsın. Allahın yol ve yasasında döneklik de bulamazsın.” (Fatir 43 )  “…Allah pisliği aklını kullanmayanlar üzerine bırakır…” (Yunus 100) “… Gerçek şu ki Allah, bir toplumun maruz kaldığı şeyleri, onlar iç dünyalarını değiştirmedikçe, değiştirmez.” (Ra’d 11)  “ …Allah vaadine ters düşmez…”( Zümer 20) Kelamlarından sonra hala bir şeylere çare ve yardım istemenin iman mı, yoksa yüzsüzlük mü, sonucunda inecek olanın bir lütuf mu, yahut lanet mi olacağına siz karar verin.
Öte yandan, çaresizliğin, fakirliğin, ve cehaletin fırtınaya döndüğü şu kasvetli günlerde yeni baharlar, aydınlık günler vadedenler dümen sularına ve pusulalarına bakmadan hala gemiyi güvenli limana yanaştırmakla meşgul oladursunlar, “Gemi limanda batar” sözü, üzerinde çok ama çok düşünülmesi gereken bir gerçeği anlatır. Açık denizlerin korkutucu senaryoları, rahatlığı, güveni, ve emniyeti çağrıştıran limanda çapa ile birlikte suya bırakılır. Çok geçmeden yaşanan rehavet ve ardından da gaflettir. Sonuç; açık denizde olmayacak kadar çatışma, devrilme, yangın ve batma gibi bir sürü felaket…  Seçimleri sadece kendileri için güvenli liman kılma derdine düşen, hayati anlamda güçlükler çıkaracak, ekonomi, sosyal, ve çevresel sorunları nutuk attığı kürsüden indikten sonra unutan, hatırlatıldığında magazin gazetelerinin dertler bunalımlar köşelerine bile sığmayacak ağlayışla “Başımızda çözmemiz gereken öyle büyük işler var ki, bak, sayayım!” diye devam eder. ( Eğer muhatap alırsa tabii ki. ) Sanki o makama rakiplerini saf dışı ederek gelmemiş, sanki silah zoruyla getirilmiş gibi acındırır haline...
Halkın düşüncesinin, emeklerinin değer bulduğu çalıştaylar, paneller, projeler ve kampanyalara ön ayak olup, yeni değerler, girişimler, çalışmalar üretmek şöyle dursun, kamuya getirisi tartışılmayacak bina, tesis, ören yerleri, ve projelerin atıl hale getirilip, çürümeye terk edildiği, kimilerinin paldır küldür yıkılarak, yenisinin de yapılmadan ortadan kaldırıldığı, büyük ihtimalle haklıyı haksızdan ayırmak amacıyla yargının da karar vermekte acele etmediği, belki daha yıllarca sürecek davaların nesnesi olan mezbelelik ve viranelik abidelerinden sonra netleşen yönetici vizyonunun yanında, siyasilerin kendi planlarına, vaatlerine lakayıt kalışlarını, kulak arkası, göz ardı edilen problemler ve beklentilere rağmen , “Eeee, nerede kalmıştık?” diye açılan ilk seçim mitinginde
“Yaşa……başkan” alkışları da halkın vizyonunu net ve görünür hale getirmiyor mu? Buraya kadar anlattıklarımdan bir şey anlamayan veya yeterli bulmayanlar için daha da açık yazmak gerekirse:
Böylesi bir vizyonla seçilen yerel yönetici demek: Apartmanınızın girişine kadar park etmiş araçlar, üstü mavi bayrak, altı çöp deryası denizler, dereler, kırlar, her geçen yıl rantın ve kuraklığın vurduğu zeytinlikler, kurtulmayı başaranların ise tonlarca tarım ilacına rağmen zeytin sineğine kurban giden mahsulleri, içmek bir yana, elinizi bile yıkamaya korkacağınız sapsarı akan çeşme suları, iki kabir arasındaki mesafenin bile eşit bırakılamadığı, pet şişelerin, çaputların, şişe kapaklarının, kırık baş ve ayak ucu tahtalarının etrafa saçılmış halleri ile iç karartan bir mezarlık, ambulansın yol bulmak için dakikalarca bekleyip, bağırmak zorunda kaldığı trafik, en temel geçim kaynağından birini oluşturan, bir türlü turizm ürününü belirleyemeyen, Taş köprü sarımsağından medet uman, hediyelik eşya olarak ceviz tokmağı ve uzak doğu mallarının süslediği tezgahları ile panayır görüntüsünden öteye gitmeyen, sanatı ve kültürü tanınmışların birkaç konserini getirmek zanneden, kendin çal, kendin oyna cinsinden birbirlerini ağırlayan dernek ve vakıfların oluşturduğu, girilemeyen, virane görünümlü ören yerleri, yarım bırakılışın anıtına dönen kültür merkezi ile vizyon ve misyonunun tutturulması bir yana, varlığının bile şüpheli olduğu bir fakirlik turizmi demektir…turizmi demektir.
Bir paragrafla sözün özünü vermem gerekirse:  Sıradan halkın düşünce, fikir üretenleri  ( entelektüelleri) ile düşünceleri fikirleri değerlendirip, inceleme yeteneği ve bilgisine, en azından ilgisine sahip olanlarına (aydınlarına)  paye ve sorumluluk vermeyen, örgütleyemeyen, denetim ve mükafatı sosyal hayatın bir parçası haline getirmeyi başaramayan yöneticiler, iradenin beş yılda bir, sandık başında, beş dakikadan kısa bir sürede halkta kalması ile limanda batan gemilerin ancak kaptanı olurlar. 
Son cümleyle sözün özünün özetini söylemem gerekirse; yaptığımız tercih kendi vizyonumuz  ve hak ettiğimizdir.
Akıl, bilim ve erdemle belirlenen günler dileğimle, esen kalın.

  • BIST 100

    10045,74%-0,37
  • DOLAR

    32,46% 0,31
  • EURO

    34,69% 0,43
  • GRAM ALTIN

    2418,55% 1,62
  • Ç. ALTIN

    3886,52% 0,00
  • Perşembe 18.7 ° / 9.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 18.7 ° / 9.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 21.6 ° / 7.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Balıkesir

02.05.2024

  • İMSAK 04:25
  • GÜNEŞ 06:01
  • ÖĞLE 13:10
  • İKİNDİ 17:00
  • AKŞAM 20:10
  • YATSI 21:40