İlçemizde bir çay ocağında gazetemi okumaya çalışırken bir yandan da sabah çayımı yudumluyorum. Ama bakıyorum, hemen yanı başımda oturanların yüksek sesle karşılıklı olarak konuşmalarından ötürü bir türlü gazeteme dikkatimi verip okuyamıyorum. Ve canım sıkılmaya başlayınca da aceleyle çayımı içerek mekandan ayrılıyorum.
Aslında yazımın başlığına bakıldığında yazı konumun konuşmada kalite gibi algılanabileceğini düşünüyorum ama ben daha çok genellikle güncel yaşam mahallerimizde çok sıkça yaptığımız gürültü şeklindeki gelişi güzel konuşmalara değinmek istemiştim.
Belki farkında değiliz ama her nedense bizim ülkemizde çevremizi rahatsız edebilecek kadar yüksek sesle konuşmak gibi çok ciddi bir konuşma alışkanlığımız var. Örneğin sokaklarda yürürken mesela. Sanki bütün sokağın duymasını ister gibi bir şey bu konuşma şekli. Ama bu kapalı mekanlar da yapıldığında belki fark etmiyoruz ama inanınız yanı başımızda oturanları çok daha fazla rahatsız ediyoruz.
Sanki herkes bizi dinliyor da onlar da anlasın bağlamında konuşmaya bayılıyoruz. Unutmayalım ki içimizden bazılarının o an keyfi yerinde olmayabilir. Örneğin bir sıkıntısı olabilir mesela. Daha doğrusu hemen yanı başımızda oturanların kafasında neler olduğunu bilemeyiz ama yavaş konuşmakla veya sessiz kalmakla en azından sakin ve rahat bir ortamı bozmadan çevremizin keyfini kaçırmamış olmakla bir bakıma çevremize de yardımcı olabileceğimizi düşünüyorum.
Diğer taraftan yavaş konuşarak da meramımızı anlatabiliriz, bunun denemeye muhtaç bir alışkanlık olduğunu düşünüyorum. Sonra herkes bizi niye dinlesin ki? Mesele aslında bir toplumun konuşma kültürü ile yakından ilgili bir konusudur. Bir şekilde eğitimle ilgili olduğu düşünülebilir ama ben daha çok aileden gelen alışkanlıklarla ilgili bir alışkanlık olduğunu düşünüyorum.
