Zeytin tanesi ile nasıl yaşanırmış biz de öğrenelim!

Televizyon programlarında aldığı astronomik ücretlerle gündeme gelen, Nihat Hatipoğlu’nun 4,5 milyon TL’ye satın aldığı binayı üç yıllık yenileme çalışmasının ardından hizmete açtığı ve yapılan inşaat çalışmalarının Koruma Kurulu’ndan izin alınmadan yapıldığı kısa süre önce basına yansımıştı…
Hatipoğlu ilk günden itibaren oteline dair iddiaların ‘iftira’ olduğunu ısrarla öne sürmüştü.
Hatta zeytin tanesi ile nasıl yaşanacağını salya sümük anlatan Hatipoğlu ise son olarak ‘havuz medyası’ olarak da adlandırılan bir gazetede yayımlanan yazısında, “Vicdanınız yok mu, bu iftiralardan ne beklersiniz diyoruz utanmadan sırıtıyorlar. Çünkü kendi iradeleriyle değil, talimatla saldırıyor ve çamur atıyorlar. Mahkeme-i Kübra’da bu iftiracıların imanına talip olacağım. Bu yalan ve iftira haberlerini yapan, yayan, vesile olan kim varsa, asla hakkımı helal etmeyeceğim.” demişti…
Daha sonra neler olduğuna da bir göz atalım…
* * *
İstanbul 4 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu “Onayımız yok” bilgisini ekleyerek, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bir bilgi notu göndererek, Hatipoğlu’nun binayı Koruma Kurulu’ndan izin almadan yenilediğini ve 1/1000 ölçekli Tarihi Yarımada İmar Planı’na aykırı işlem yaptığını bildirdi…
Koruma Kurulu, binanın kentsel sit alanı içinde kaldığını, ancak binanın korunması gerekli kültür varlığı tescil kaydının yapılmadığını da açıkladı…
Fatih Belediyesi’nin de kurula kesinlikle inşaatla ilgili bilgi vermediğine dikkat çekilen notta, güçlendirme faaliyetinin ancak ilgili belediye ve koruma kurulunca onay verildikten sonra yapılabileceği vurgulandı…
Bilgi notunda, binanın bulunduğu alanın imar planında ikinci derece koruma bölgesi olduğu belirtilerek, bu bölgede yükseklik izninin 12.5 metre olduğuna dikkat çekilmişti…
Ama Hatipoğlu, izin alınmadan restore ettirdiği ve Aya Sultan adıyla hizmete açtığı binanın yüksekliği ise 15.5 metreye yükseltilmişti!
Böylece de Nihat Hatipoğlu’na ait Sultanahmet’teki Aya Sultan otelinin kaçak olduğu İstanbul 4 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından da doğrulanmış oldu…
Televizyon ekranlarında kendini dinleyenlere bir zeytin tanesi ile nasıl yaşanacağını salya sümük anlatan, dinleyenlerine talkım verirken; aslında üzüm salkımını yeme gayretinde olan gayrimenkul milyarderi Hatipoğlu’nun, ‘Aya Sultan’ı kaçak yapılmıştı…
* * *
Mevlana ile bir müridi arasında geçen ‘Kıssadan Hisse’ geldi aklıma…
Yorumunu da siz değerli okuyucularıma bırakıyorum…
Müritlerinden biri Mevlânâ Celaleddîni Rûmi’ye sepet dolusu incir getirir…
Mevlânâ inciri alır ve ”Çok güzel incir ama kemiği var.” der ve yere bırakır…
Mürit ise, ”İncirin nasıl kemiği olur?” diye şaşırır, yavaşça incirleri alıp gider.
Bir zaman sonra, aynı mürit yine bir sepet incirle dönüp gelir ve sepeti Mevlânâ’nın önüne koyar…
Mevlânâ bir tane alıp yer…
”Bu incirin kemiği yoktur” diyerek incirleri oradakilere dağıtmasını buyurur.
Herkes bu duruma şaşırır…
O mürit dışarı çıktığında, oradakiler ona gidip inciri nereden topladığını sorarlar.
O da, ”Vallahi bir dostum vardı, onun bahçesine uğradım. Bahçıvanı bağda bulamadım izni olmaksızın bir sepet toplayıp Mevlânâ Hazretlerine getirdim.
Fakat niyetim bahçıvanı gördüğümde topladığım incirlerin bedelini ödemekti.
İkinci sefer gittiğimde ise bu kez doğruca o dostun bağına vardım.
Ondan iyi incir satın alıp bedelini ödedim ve helalleştim.
O da kabul etti. İşte Mevlânâ Hazretleri de bunu kabul edip övgülerde bulundu.” der…