Bazen kendine gelmen için, başkalarından gitmen gerekiyor.
Son yıllarda benim için mutluluğun ve huzurun sırrı burada.
Kişiliksiz insanlardan uzaklaş, mutluluğa yanaş!
X X X
Yalan ve iftira, kişiliksiz insanların işidir.
Gazetecilik mesleğim sırasında bu kişiliksizlerle çok karşılaştım.
İşte son bir örneği.
Adamın biri, on beş arkadaşla birlikte istifa ettiğimiz bir cemiyetten atıldığımı, daha sonra diğer bir cemiyete geçmek için yaptığım başvurunun geri çevrildiği alçak yalanını yazabiliyor.
Böyle kişileri affetmeyin!
Çünkü yalan, zorunlu değil, tercihtir. Hata değil, ihanettir!
Ne diyelim, Allah alçak ve kişiliksiz insanlardan korusun!
X X X
Bandırma Ticaret Borsası’nın düzenlediği toplantılar ve etkinliklerde toprağın kokusunu duyarım. Alın teri ve emeğin getirdiği bereketin kokusu!
Emek ve mücadelenin bayrağının dalgalanışı. İnsan sevgisi ve yaşama bağlılık.
Aklıma bir Kızılderili atasözü gelir:
“İnsan, topraktan uzaklaştıkça, kalbi katılaşır.”
X X X
Denizi de çok severim.
Denizi seyrederken, müthiş bir huzur duyarım.
Dalgalar, birbirini kovalar.
Aklıma Walt Whitman’ın sözü gelir:
“Denizleriz birbirine karışan,
İki keyifli dalgayız
Birbirinin üstüne devrilip, birbirini ıslatan!”
Ve Samed Behrengi, şöyle der:
“Benim derdim su birikintisinin sınırları değil, benim derdim, denizi düşünmemiş balıklarla yaşamaktır.”
X X X
Ah, umut! Yaşam kaynağımız umut!
Aziz Nesin, “Göremeyeceğimiz günler için dövüştük/Kavgamızın şiir olması bundan” diyor.
Her şeye karşın umutlarınızdan vazgeçmeyin!
Gününüzü mutlu kılmak için çaba harcayın.
Metin Eloğlu’na kulak verin:
“Gün mün çalınmaz gayri felekten
Herkes kendi dizi dibinde
Rakılar, cigaralar içerekten
Bir şiir olsa da ezberlesek”
X X X
Ve yazmak tutkusu.
Hele hele günümüzde gazeteci-yazar olmak.
Son söz yine Samed Behrengi’nin:
“Yazsam öldürürler!
Yazmasam ölürüm!”